Bu yazımızda 17-19 Nisan 2024 tarihlerinde Ankara’da ATO Congresium’da OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (OSSA) tarafından düzenlenen Savunma ve Havacılıkta Endüstriyel İş birliği Günleri (Ankara Industrial Cooperation Days in Defence and Aerospace, ICDDA) kapsamında benim de panelist olarak katılım sağladığım “Sürdürülebilirlik İçin Tedarik Zinciri Yönetiminin İhracata Etkisi” konulu panelden konuşulan konulara ait notları paylaşacağım. Panelin moderatörlüğü T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) Sanayileşme Daire Başkanı Murat Çizgel tarafından yapıldı. Katılımcı olarak hepsi Genel Müdür Yardımcısı olmak üzere ASELSAN’dan Nuh Yılmaz, HAVELSAN’dan Semih Demirtoka, ROKETSAN’dan Murat Kurtuluş, TEI’den İbrahim Emre Saylan ve TUSAŞ’tan da ben katılım sağladım. Panel öğle yemeğinden önceki son panel olmasına rağmen ilgiyle izlendi ve hem moderatör hem de panelistler çok önemli tespitlerde bulundu. Konunun uzmanlarının bir arada böylesine önemli bir konuyu tartışır olması ülkemiz sanayisi açısından önemli bir adımdı. Herkesin yakinen bildiği ülkemizin cari açığının kapanabilmesi için ihracatın hızla artması gerektiği defaatle vurgulandı. İhracatın artması için temeli sağlam bir tedarik zincirinin oluşturulmasının gerekliliği ve bu zincirde en önemli aktörlerin de küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) olduğu belirtildi. Tabii önemli bir nokta da mümkün olduğu nispette bu zincirin ülke içinde tesis edilmesinin vurgulanmasıydı. Bunun yanında tedarik zinciri ülke içerisinde olsa bile firmalarımızın dünya ile de entegrasyonunun ve beraber proje yürütülmesinin önemi de dikkatlere sunuldu. Çünkü sadece ülke sınırları içerisinde kalmak bizler için artık yeterli olmamakta, dünya pazarının kullanılması bir zorunluluk durumundadır. Ayrıca dünya oyuncusu olunduğunda teknoloji transferi hızlanmakta ve teknolojik gelişmeler çok yakın takip edilebilmektedir. Bütün konuşmacılar üretebilmek için güçlü bir tedarik zincirinin olmasının, hemen hemen her alanda ekosistemin tesis edilmesinin önemini dile getirdiler. Bilindiği üzere bu ekosistemin sağlıklı, sürdürülebilir, rekabetçi, korunmalı olması gerektiği ise herkesçe aşikârdır. Sürdürülebilir büyüme ve kazanç sağlamak için birlikte çalışma ve kazanma, büyüme, güçlenme ve takım olmak çok mühimdir. Ekosistemin sözde değil gerçek manada tesis edilmesinin önemi üzerine konuşmalar yapıldı. Aksi taktirde ana üreticilerin güçlenemeyeceği, rekabet edemeyeceği ve kısa bir süre içerisinde başarısız olabileceği belirtildi. Tedarik zinciriyle desteklenemeyen bir üretim hattının sürdürülebilirliği başarıya ulaşamaz ve mevcut kapasite kullanılamaz.
Konuşmalarda hassaten sektörün lider şirketlerinin ve değerli KOBİ’lerimizin kendi öz işini yapması tavsiye edildi. Büyük üreticilerin küçük firmaların işine girmemesi, her alanda olmamalarının gerekliliği, entegratör rolünde olmalarının önemi vurgulandı. Aksi taktirde yeni firmalar geliştirmek mümkün olmayacaktır. Küçük firmaların mütevazı bütçe ve insan kaynağıyla büyüklerle rekabetinin imkânsız olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bu yüzden KOBİ’lerle büyük ana yüklenicilerin rekabet etmemesi, bu kobilerin personel ve bilgi birikimlerinin korunması, imkânlar dahilinde mutlaka desteklenmesi, korunması, gözetilmesi gerektiği yönünde açıklamalar yapıldı. Aynı zamanda bu şirketlere sektöre hakim insan kaynağını yetiştirebilmeleri açısından destek verilmesi gerektiği ve büyük şirketler tarafından yapılacak personel transferlerinin küçük şirketlerin kritik kabiliyetlerini sekteye uğratmayacak şekilde kurgulanmasının önemi vurgulandı. Bilindiği üzere her alanda yeterli sayıda KOBİ’lerin olmadığı, hatta bazı alanlarda hiç olmadığı hatırlatıldı. Hal böyle olunca da mutlaka ana yüklenicilerin yeni KOBİ’lerin kurulmasına öncülük etmesi tavsiye edildi. Mutlaka ve mutlaka kaynakların çeşitlendirilmesi, tek kaynaktan kaçınılması gerektiği belirtildi. Ülkenin tamamen dışa bağımlı olması birçok riski beraberinde getirmekte olup, bunun negatif etkileri en son pandemi döneminde olmak üzere defaten çok net olarak görülmüştür. Ayrıca kaynakların yerli ve milli olması da çok büyük öneme sahiptir. Bunun yanında tek kaynağa bağlı kalmak da en önemli risklerden birisidir. Mutlaka kaynaklar hem ülke içinde hem de ülke dışında çeşitlendirilmeli ve çoğaltılmalıdır. Dış kaynaklardan belirli oranlarda yararlanmak kendi iç kaynaklarımızın da kendi süreçlerini geliştirmesine ve rekabetçi olmasına yardımcı olmaktadır. Sadece kendi sınırlarımızda kalmak yeterli değildir, dünya ile etkileşim halinde olmalıyız.
Panelde konuşmacılar ayrıca ekosistemdeki KOBİ’lerin genellikle teknoloji tabanlı olmasının önemli olduğunu, büyümenin ancak bu tür işletmelerin hızla üretmeye başladığı zaman olabileceğini dile getirdiler. Düşünün ki bu tür ekosistemler olmazsa nasıl yüzlerce binlerce ürün sorunsuz üretilebilir? Rekabet nasıl sağlanır? İstenen kalitede, zamanında teslimat nasıl yapılabilir? Doğal olarak bu denli önemli bir tedarik zincirinin kontrolünün ülke içerisinde olması gerektiği görüşü hakimdi. Yoksa her sıkıntı döneminde tercihler her ülke için kendisi olacaktır. Diğer ülkelerin desteklenmesi söz konusu olmayacaktır. Önce can sonra canan.
Sürdürülebilir gelir elde etmek ve büyüyebilmek için hem büyük firmaların, ana yüklenicilerin görev ve sorumlulukları olduğu hem de küçük firmaların önemli görevleri olduğu belirtildi. Büyük firmaların kendi tedarik zincirini kurması gerektiği, KOBİ’lere adilce iş paylaştırması, onları teşvik etmesi ve desteklemesi, ödemelerin zamanında yapılması hatta mümkünse erken ödemelerle firmaların finansal yapısının güçlendirilmesi ve yatırıma teşvik edilmesi dikkatlere sunuldu. Sektör liderlerinin amacının firmaları yaşatmak ve başarılı olanları büyütmek olduğu dile getirildi. Küçük işletmelerin de tek amacının çok kısa zamanda zenginleşmek olmaması, günübirlik planlamanın yapılmaması, sürecin uzunluğunun farkında olunması ve sabır gösterilmesi, kendi kalite ve tedarik sitemini kurması gerektiği, personellerini koruması, gelişmenin uzun nefesli olduğunu bilmesi, dünya ile rekabet içinde olmasının farkındalığı ve bu doğrultuda sabırla çalışılması gerekliliklerini bilmesinin önemli olduğu yönünde açıklamalar yapıldı. Sistemin ancak birbirlerini destekleyerek ayakta kalabileceği, ülkenin buna ihtiyacı olduğu, ihracatın artmasının güçlü ekosistemle sağlanabileceği yönünde görüşler ortaya konuldu. Ülkemizin teknolojik gücü, güçlü ana yükleniciler ve güçlü KOBİ’lerle desteklenebilecektir. Firmalar kurdurmak, desteklemek, teşvik etmek, sürdürülebilirlik sağlamak, birlikte kazanmak, yatırım yapmak, büyümek ve bu doğrultuda planlar yapmanın önemi bütün paydaşlar tarafından yeterince anlaşılmasının önemi üzerinde duruldu. Aksi taktirde ihracatı artırmak mümkün olmayacaktır. Sağlıklı bir sistem kurulunca her şey kendiliğinden yolunu bulacaktır. Su akar yolunu bulur.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.