Sakin, huzur dolu, yeşilin her tonu, cıvıl cıvıl kuş sesleri ve ferah sokakları… Haber Aero bu hafta sizi Berlin’in hemen yanı başında yer alan Almanya’nın Brandenburg Eyaleti’nin başkenti Potsdam’a götürüyor.
Potsdam seyahatimiz için SunExpress ile Antalya’dan yola çıkıyoruz. Yaklaşık 3,5 saatlik keyifli bir yolculuk sonrasında uçağımız Berlin Brandenburg Havalimanı’na teker koyuyor.
Almanya’nın Brandenburg bölgesinde yer alan Potsdam, Berlin’e sadece 40 dakikalık karayolu mesafesinde yer alıyor. UNESCO Dünya Mirası Lisetesi’ndeki kent, özellikle kaleleriyle ünlü. Düz bir alanda kurulan Potsdam, yürüyerek keşfedilebilecek şehirlerden. Ancak bisiklet kiralayıp, gideceğiniz yerlere daha hızlı ve çok yorulmadan ulaşmanız da mümkün.
Yaklaşık 1000 yıllık geçmişe sahip Potsdam, 2. Dünya Savaşında büyük hasar almış, daha sonra aslına uygun olarak restore edilmiş. Kelime kökeni olarak Poztupimi’den gelen Potsdam, “meşe ağaçlarının altında” anlamına geliyor. Pek çok kafe ve restoranın bulunduğu Potsdam’da çok sayıda antika dükkânı da yer alıyor. Almanya’nın sakin ve güvenli kentlerinin başında gelen Potsdam’da keşfedilecek 7 noktayı sizin için araştırdık.

Sanssoucı Sarayı
Sanssouci Sarayı, Potsdam’da ilk keşfedilecek yerlerin başında geliyor. Prusya Kralı Büyük Frederick, Berlin’in stresinden uzaklaşarak inzivaya çekilmek için bu yazlık sarayı inşa ettirmiş. “Endişesiz ve kaygısız” anlamlarına gelen bir Fransızca deyimden adını alan saray, kralın özel ilgi alanlarına hizmet eden bir yer olarak biliniyor. Kral Frederick, burada doğanın ortasında kaygısızca ikamet etmiş, sanat, felsefe gibi ilgi alanlarıyla meşgul olmuş. Sanssouci Sarayı’nın mimarisinde ve dekorasyonunda Kral Frederick’in kişisel zevklerinin oldukça baskın olması sebebiyle “Frederican Rokoko” tarzı ortaya çıkmış
Sanssouci sarayında 13 farklı alan yer alıyor. Girişinde Kral Frederick’in misafirlerini karşıladığı ana salon bulunuyor. Altın ve gümüş grisi renginde düzenlenen salonda birçok tablo ve heykel bulunuyor.
Saraydaki bir diğer önemli alan mermer oda. Geçmişte bu alan, balo salonu olarak hizmet veriyormuş. Büyüklüğü ve konumu nedeniyle sarayın ana odası burasıymış. Oval bir kat planına sahip odanın tepesindeki kubbe, Roma’daki Pantheon örnek alınarak tasarlanmış. 1998 yılında ABD Başkanı Bill Clinton Almanya’yı ziyareti sırasında bu salonda ağırlanmış ve oturduğu sandalyeye hatıra olarak adı yazılmış.
Saraydaki konser salonu da önemli alanlardan biri. Kral misafirlerini konser salonunda ağırlayıp müzik dinletisi sunuyormuş. Salonda Potsdam’ın eski dönemlerine ait önemli tablolar da yer alıyor.
Dutch Quarter
Dutch Quarter, Potsdam’ın en şirin, sempatik ve masalsı bölgesi olarak ziyaretçileri kendine çekmeyi başarmış bir yer. Ziyaretçiler bu bölgeye geldiklerinde kendilerini Potsdam’ın kalbinde değil de Hollanda’da yürüyüş yapıyormuş gibi hissediyor. “Küçük Amsterdam” olarak da bilinen bölgede dört meydan ve toplam 134 adet iki katlı ev bulunuyor. Bu eşsiz bölge, Hollanda dışındaki en büyük kapalı Hollanda tarzı binalara ev sahipliği yapıyor. Teraslı evlerin cepheleri tamamen beyaz derzli kırmızı Hollanda tuğlasından oluşuyor. Bazı saçaklı ve beşik evler ise beyaz-yeşil panjurlara sahip. Son bina bahçesi 1928 yılında kaldırılmış olsa da evler başlangıçta küçük bir ön bahçeye de sahipmiş.
Dutch Quarter’in kuruluş hikayesi oldukça ilginç: 1700’lü yıllarda I. Frederick William, Potsdam’ı büyütmek ister. Hollanda’dan kalifiye işçi çekmek için harekete geçer. İşçilere bir ev ve cazip iş sözleşmeleri teklif eder. Hollandalı mimar Jan Bouman tarafından tasarlanan bölge, 1732-1742 yılları arasında inşa edilir.
Restoran, sanat atölyesi, mağaza ve antika dükkanlarına ev sahipliği yapan Dutch Quarter’ın girişinde “Yeni Kapı” olarak adlandırılan bir yapı mevcut. Bu kapı şehrin eski savunma yapılarından biriymiş. Potsdam’ın tarihi surlarının bir kısmını temsil ediyormuş. Kapı, şehrin surlarının yıkılmasının ardından nadiren kalan örneklerden biri olarak günümüze kadar gelmiş. 1755 yılında inşa edilen kapı zamanında askerler, tüccarlar, yöneticiler ve sanatçılar tarafından kullanılıyormuş.

Eski Pazar Meydanı
Almanca Alter Markt olarak adlandırılan Eski Pazar Meydanı, Potsdam şehir merkezinde yer alıyor. Aynı zamanda şehrin tarihi merkezini oluşturan birçok tarihi yapıya da ev sahipliği yapıyor. Potsdam’ın kalbi olan Eski Pazar Meydanı, 18. yüzyılın ortalarında Büyük Frederick döneminde Havel Nehri yakınlarında bir Roma meydanı olarak tasarlanmış. Roma havası, 1753 yılında dikilen ve 1979 yılında değiştirilen mermer dikilitaş ile daha da vurgulanmış.
Aziz Nikolas Kilisesi, meydanın en önemli yapıları arasında. 1830-1837 yılları arasında inşa edilen kilise, Karl Friedrich Schinkel tarafından inşa ettirilmiş. 77 metrelik kubbesi ise 1843-1850 yılları arasında eklenmiş. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, İngilizlerin Potsdam’a düzenlediği hava saldırısı sırasında vurulan kilise, Sovyet topçu ateşiyle ağır hasar görmüş. Uzun yıllar süren yeniden inşasının ardından 1981 yılında Potsdam’daki St. Nicholas Evanjelik Kilisesi tarafından yeniden kutsanarak ziyarete açıldı.

Sanssoucı Parkı
Potsdam’daki bir diğer keşif noktamız Sanssouci Parkı oluyor. Sanssoucci Sarayı ile aynı adı taşıyan park, kendine özgü, teraslı arazisi ve ortasındaki görkemli çeşmesiyle ünlü. 1990 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenen park, 1745 yılında açılmış. Parkta, dönemin en yetkin mimar ve heykeltıraşlarının eserleri, çok özel bir tasarımla bir araya getirilmiş. Yaz mevsimlerinde yemyeşil olan park kış dönemlerinde adeta kış uykusuna yatmış. Ancak parkta gezerken yaz aylarında ne kadar güzel olduğunu hissedebiliyorsunuz.
Binden fazla heykelin bulunduğu Sanssouci Parkı yaklaşık 300 hektarlık bir alanı kaplıyor. Doğu-batı ekseninde 2 kilometre uzunluğa sahip parkta yaklaşık 60 bahçıvan hizmet veriyor. Parkın çiçek tarhlarını, çitlerini, ağaçlarını ve geniş çim alanlarını korumak için çalışıyor.

Potsdam Müzesi
Potsdam Müzesi, Eski Pazar Meydanı’ndaki eski belediye binasında yer alıyor. Cam kaplı girişi ve modern iç mekânı ile çekici bir belediye müzesi ortamı oluşturulmuş. Müzenin 13 bin metrekarelik kapalı alanında çok sayıda kültürel ve tarihi sergi bulunuyor. Burada Potsdam şehrinin bin yıllık tarihi anlatılıyor. Ziyaretçilere yüzyıllar boyunca kentte yaşanan değişimleri deneyimleme imkânı da veriliyor. Ayrıca sergilerin yanı sıra eyalet başkentindeki günlük yaşamın güncel konularına eşlik eden geniş kapsamlı bir etkinlik programı ve eğitim fırsatları da sunuluyor.
Brandenburg Kapısı
Berlin’de yer alan ve Almanya’nın simgelerinden olan Brandenburg Kapısı’nın benzeri Potsdam’da da bulunuyor. Kapı, 1770-71 yıllarında Prusya Kralı II. Frederick’in emriyle, Yedi Yıl Savaşları’ndaki zaferlerini kutlamak için inşa edilmiş. Bu kapının ilginç bir özelliği, dış ve iç kısmının iki farklı mimar tarafından tasarlanmış olması. Dışı Georg Christian Unger, kentsel tarafı ise Carl von Gontard tarafından tasarlanmış. Şehir duvarı 1869 yılında yıkıldıktan sonra Brandenburg Kapısı bağımsız bir yapı olmuş.

Glienicke Köprüsü
Glienicke Köprüsü, yemyeşil doğasıyla bölgenin en büyüleyici manzarasını sunuyor. Berlin ile Potsdam’ı birbirine bağlayan köprü, Soğuk Savaş döneminin en efsanevi noktalarından biriydi. Köprü, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği casuslarının değişim noktası olarak kullanılıyordu. 2015 yılında Steven Spielberg tarafından yönetilen ve Tom Hanks’in başrolünde yer aldığı “Casuslar Köprüsü” filmi burayı daha da popüler bir hale getirdi.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.