İzmir merkezli Volkan İtfaiye yurt dışında 45 farklı havalimanı, Türkiye’de ise tüm havalimanlarına itfaiye hizmeti vermekte.
Türkiye’yi havacılık endüstrisinin farklı bir alanında dünyada ön sıralara taşıyan önemli bir Türk şirketi var. Dünyada alanındaki 3 şirketten birisi olan İzmir merkezli Volkan İtfaiye, yurtdışında 45 farklı havalimanında, Türkiye’de ise tüm meydanlarda araçlarıyla hizmet veriyor.
Havalimanları için hayati önem taşıyan yangınlara müdahale, arama ve kurtarma araçları üreten Volkan İtfaiye Genel Müdürü Yaşar Tecim, faaliyette bulundukları sektörü, dünyadaki gelişmeleri, dünyanın çeşitli meydanlarındaki varlıklarını ve hedeflerini Haber Aero’ya anlattı.
Volkan İtfaiye ne zaman kuruldu?
Volkan İtfaiye 1974 yılında kurucumuz, babam İsa Tecim tarafından kuruldu. Hikâye, itfaiyeciliğin ve yangıncılığın kalbinden başlıyor. O yıllardaki ülkemizdeki itfaiye araçlarının ve endüstrinin bu konudaki yetersizliğini acı bir şekilde görüyor. İsa Tecim Bey, askerlik yaptığı sırada bir dağ köyünde yaşlı bir kadın ve torununun yandığını görerek ve buna çok üzülüp içerleyerek, askerliği bitince de buna bir çözüm bulmayı düşünerek önce itfaiye tamirine sonrada üretimine başlıyor. Aslında ülkedeki bir açığı kapatmak üzere kuruluyor. Şirketimiz sadece itfaiye aracı üretmek için kuruluyor ve bugün de sadece itfaiye aracı üretiyoruz.
“Dünyanın en iyi 3 firmasından biriyiz”
İtfaiyecilik öncelikle şehirlerimizde yani en çok popülasyonun bulunduğu bölgelerde önemli konumda. Rafineriler, ormanlarımız ve tabi ki havacılık itfaiyecilikte olmazsa olmaz alanlar. Şirketimiz itfaiyeciliğin her alanında bulunuyor. Her alanına ürünler tasarladı ve bunları dünya genelinde satabiliyor. İhracat gerçekleştiriyor. Ülke ekonomisine gerçek bir katkı sağlıyor. Bugün geldiğimiz noktada teknolojik olarak çok ileride. Dünyanın 3 firmasından bir tanesiyiz. Bize bu başarıyı getiren bizim aslında bu işe olan aşkımız. Bu işe olan sevdamız. Biz ‘Ateş Savaşçıları’ diyoruz itfaiyeciler için. Biz onlar için aletler üretiyoruz. Dolayısıyla insan hayatına değer vermemiz bu içimizdeki insan sevgisi bizi buralara itiyor. Güçlü bir mühendislik ekibimiz var. Çünkü bunları yapmak için bilgi ve ARGE gerekiyor. 2015’ten beri ülkemizin ARGE merkezlerinden birisiyiz. Bu alanda Türkiye’de sadece itfaiye araçları için kurulan tek ARGE merkeziyiz. Bunlar sayesinde yurtdışındaki rakiplerimizle ciddi manada boy ölçüşebiliyoruz.
Hava Kuvvetleri’yle çalışmaya nasıl başladınız?
2000’li yılların başıydı biz itfaiye araçları konusunda belli bir noktaya geldikten sonra farklı alanlara açılım yapmamız gerektiğini düşündük. Havalimanı araçları da bizim hayallerimizi süsleyen araçlardı. Büyük, kabiliyeti çok yüksek önemli araçlardı. O yıllarda Pazar aramaya başladık. O dönem Hava Kuvvetleri’nin alımları vardı. İlk olarak 2002 senesinde Hava Kuvvetlerimize tam donanımlı uçak yangın söndürme ve kurtarma aracı ürettik. Bu işten sonra ufkumuz açıldı. Daha sonra olumlu geri bildirimler almaya başladık. Çünkü itfaiyecilik birimi sürekli sahadan alacağınız geri bildirimlerle geliştiriliyor. Yatığımız bazı hataları gördükçe kendimizi geliştirmeye başladık. Ve 2010’lu yıllara geldiğimizde sivil tarafa da araçlar üretme noktasına geldik.
İlk aracınızı ne zaman yaptınız?
İlk olarak Eskişehir Sivil Havacılık Meslek Yüksek Okulu’na bir araç yaptık. Onun akabinde İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na birden fazla araç yaptık. Sonrasında Devlet Hava Meydanları (DHMİ) için araç yapmaya başladık. Bu bizim için çok büyük bir referans oldu. Çünkü havalimanı araçlarının satışı ve pazarlaması referans ve güven üzerine dayalıdır. Kullanıcının güven duyması gerekiyor. Çünkü çok zor ve acil durumlarda kullanılan araçlar. Müdahale sürenizin ve bir daha müdahale etme durumunuzun olmadığı zamanlar. En az 2 dakika içerisinde bir olaya müdahale etmeniz gerekiyor. Bunlar uluslararası regülatörler tarafından belirlenmiş kurallar ve kanunlar. Biz de bu anlayışla yola çıkmıştık. Günden güne de ekibimizle bu konularla çalışmalar yapıp yerinde çalışmalarla, mevzuatları inceleyip okuyarak kendimizi geliştirdik ve yetiştirdik. Bugün geldiğimiz noktada bütün uluslararası mevzuatlara hakimiz. Mevzuatlara uygun ve tüm sertifikaları alınmış şekilde araçlar üretebiliyoruz. Bugün ürettiğimiz araçları dünyanın tüm havalimanlarında küçük büyük demeden gönül rahatlığıyla pazarlayabilecek duruma geldik. Çalışmalarımız devam ediyor.
“Türkiye’de 56 havalimanında araçlarımız bulunuyor”
İtfaiye araçları belirli bir süre sonra teknolojik ömrünü yitirir. Çünkü teknoloji gelişmiştir, yeni teknikler çıkmıştır, regulatörler değişmiştir. Dolayısıyla bu regülasyonlara adapte olmanız gerekir. Biz de şu an ilerideki regülasyonlara hazırlık yapıyoruz. Bunları daha öncesinden takip etme şansı yakaladık. Türkiye’de DHMİ’nin 49 havalimanında, toplamda 56 havalimanında araçlarımız var. Ayrıca dünya üzerinde 45 noktada bulunuyoruz. Çok bilinmedik yerlerde de araçlarımız var. Mesela Maldivler’de 8×8 itfaiye aracımız var ve önümüzdeki ay oraya ikinci aracımızı yollayacağız. Malezya Havalimanları İdaresi ile 17 araçlık bir sözleşme yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımız külliyede aracımızı sergiledi ve külliyenin bahçesinde sergilenmiş ikinci araç bildiğim kadarıyla. Malezya Başbakanımıza aracımızı göstermiştik. Akabinde siparişlerimizi aldık ve sözleşmelerimizi imzaladık. Şimdi teslimatları başladı. Mesela Atlantik Okyanusu’nun ortasında bir aracımız var. Pasifik Okyanusu’nun ortasında var.
“En son Dubai Airshow’da aracımız vardı”
Volkan itfaiye olarak biz alanımızdaki tüm basılı ve görsel medyayı çok aktif kullanıyoruz. Özellikle de günümüzdeki en popüler iletişim aracı sosyal medyayı. Bütün büyük fuarlara atılıp yakından takip ediyoruz. Direkt alanına hizmet eden seminerlerde bulunuyoruz. Rafineler için ayrı fuarlar vardır oralarda da bulunuyoruz. Havacılık için olan fuarlarda bulunuyoruz. En son Dubai Airshow’da aracımız vardı. Mesela Hindistan’da bir seminere ana sponsor olduk. Bu ürüne insanlar tanıdıkça ve bildikçe güven sağlıyorlar. Her türlü tanıtım imkanını dünya genelinde kullanıyoruz.
ARFF nedir?
Ben Aircraft Rescue and Firefighting (ARFF) konusunu geçmişinden de bahsetmek istiyorum. ARFF birimleri 1937’lerde bir olgu haline gelmiş. Ülkemizde bunları çok yakından takip etmiş. Türkiye’de Devlet Hava Yolları’nın ilk kuruluşundan beri bu var. Çünkü uluslararası regülasyonlar nedeniyle bu birimlerin kurulması gerekiyor. 1950’lerden sonra ciddi anlamda hız kazanmış. Havacılığın gelişmesiyle birlikte ekipman ve teşkilat yapısı büyümüş, kapsamı genişlemiş. Aslında her ne kadar uçak yangınlarına müdahale edecek birim olarak kurulsa da, uluslararası havalimanları birer şehir. Yakıt çiftlikleriyle, terminal binalarıyla, kargo terminalleriyle, otoparklarıyla havalimanı itfaiye ekipleri aslında bir şehre hizmet ediyor. Buna hizmet edebilmek için farklı çeşitte araçlar ve gereçler barındırıyor. Özellikle de eğitimler çok önemli. Ülkemiz bu konuda çok çok iyi durumda. Çok yerde izleme ve görme fırsatımız oldu. Farklı ülkelerdeki yapılanmaları da görme fırsatımız oldu. Ülkemizin bu konudaki başarısı merkezi bir teşkilatı olmasından geliyor. Sadece DHMİ olarak havalimanlarına hizmet eden 49 araçlık teşkilat var. Bu ciddi bir organizasyon. Bizi bu büyük teşkilatta geliştirmiş oldu. Böyle bir ülkede bulunmanın getirdiği ciddi bir avantaj. Çok mesafe kat ettik ama sonucunda ülkemiz kazandı.
“ARFF araçları havalimanının olmazsa olmazıdır”
Bu araçların ikamesi de çok önemlidir. Aracı almakla iş bitmiyor. Bugün bindiğimiz aracın bile servis ve bakımını araştırıyoruz. Bu havalimanı araçlarında daha önemlidir. Çükü çok fazla sayıda aracınız yok ama araçlarınızdan bir veya ikisinin sıkıntı yaşaması o havalimanındaki uçuşları durdurur. Veya havalimanının kategorisi düşürülür. Kategori 10 bir havalimanı 8’e düşebilir. Tamamen bu ARFF hizmetlerinin iş göremez hale gelmesiyle oluşan bir şeydir. Çok önemli bir detay. Çünkü tüm havalimanındaki yangın güvenliğini sağlayan tek birim var oda ARFF birimi. Bugün bir şehir itfaiyesinden gelip de orada hizmet vermesini bekleyemezsiniz. Oradaki ekip tam olarak orada oluşabilecek durumlara göre eğitim alır. Acil durum çağrısı aldıklarında onlar ne yapacaklarını çok iyi bilirler. Şehir itfaiyesindeki arkadaşlar orada nasıl müdahale edeceklerini bilemeyebilirler. Havalimanı ekipleri de şehri bilmez. Burada DHMİ’nin ülkemize önemli bir katkısı çoğu ülkede olamayan ARFF eğitim merkezinin olması. Mesela Erzincan Havalimanı içerisinde ARFF simülatörü vardır. Bu tam boyutlu bir B737 uçağının maketidir. Ve olası tüm senaryolar orada kurgulanmıştır. Türkiye’nin tüm illerindeki ARFF ekipleri orada eğitime giderler. Yakın zamanda açıldı ve büyük katkısı oldu. Bu konuda da yurtdışına eğitim ihraç edebiliriz. Ülkemiz bu konuda önemli bilgi ve birikime sahip. Biz teknik olarak araç gereç konusunda birikime sahibiz DHMİ ise uzun yıllardır ARFF konusunda birikime sahip.
Havalimanlarında biz iyi bildiğimizi yapmak isteyen bir firmayız. Biz kendi alanımızda uzmanlaşmak istiyoruz ama sektörümüz açısından baktığımızda karla mücadele konusu karayolları için bir sıkıntı değil. Türkiye’de karayolları karla mücadele araçlarımız gayet güzel bir şekilde üretiliyor. Ancak havalimanları konusunda bir eksik. Biz havalimanlarımızda yangın söndürme ve kurtarma operasyonları konusunda kurtarma araç gereçleri konusunda bir açık var. Mesela bir uçak kaza kırıma uğradığından bu uçakların olay yerinden kaldırılmasıyla ilgili sistemler var. Bu anlamda ileriye dönük çalışmalarımız olabilir.
“Teknolojik gelişmeleri takip edip uyguluyoruz”
Artık her şey daha teknolojik hale geliyor. İtfaiyecilerimizin kullandığı kıyafetler, kasklar, botlar, çizmeler bunları teknolojiyle buluşturacağız. Üzerinde kamera sistemleri olan, kullanıcının vücut ısısı ve kalp nabız değerlerini otomatik olarak izleyebileceğimiz sistemler düşünüyoruz. Araçlarımızı akıllı hale getirdik. Kullanıcılarımıza ciddi noktada kolaylıklar sağlıyor. Mesela havalimanı araçlarında çok ciddi kazalar yaşanır. Olayın getirdiği acil duyguyla araçlar başka bir kazaya sebep olabilir. Uluslararası bir olgudur bu ve bununla ilgili istatistikler vardır. Dünyanın her yerinde bu kazalar oluşabiliyor. Biz bu araçlarımızı bu kazalardan nasıl koruruz konusunda çalışmalar yaptık. Devrilme önleme sistemleri yaptık araçlara. Operatörümüz limiti aştığında bunu engelleyen ve sınırlayan bir sistem geliştirdik. Devrilme sistemini devreye aldığında karşı bir manevra uyguluyor. Ayrıca araçlarımıza termal kameralar eklendi. Uçağa uzaktan müdahaleler için ekipmanlar gelişti. Biz de bunları daha ileriye taşımak için çalışıyoruz.
“Hava Kuvvetleri’ne teslimat yapacağımız araçlarımız var”
Askeri havacılık tarafında şu an için üretimimizde Hava Kuvvetleri’ne teslimatını yapacağımız aracımız bulunuyor. Tabii buranın belli dönemlerde alımları oluyor. İyi bir işbirliği içerisindeyiz. Yurtdışında en son Uganda Hava Kuvvetleri’ne bir aracımız gitti. Eğitimci arkadaşımız daha yeni döndü oradan. Pakistan Hava Kuvvetleri’nde çok uzun yıllardır araçlarımız var. Havacılıkta sivil ve askeri ayrım olduğu gibi itfaiye tarafında da bu mevcut. Müdahale ettiği araç tipleri farklı.
Volkan İtfaiye’nin kaç çalışanı bulunuyor?
Şu an Volkan İtfaiye’de 300 kişi çalışıyor. Bunlarda 50 kişi mühendislik ekibimizden oluşuyor. Bu endüstride ciddi bir orandır. ARFF konusunda ayrı bir ekimiz var. Burada esas söylememiz gereken itfaiye araçları kamyonlar. ARFF araçlarımız içerisinde ikiye ayrılıyor. 1- Ticari şase üzerine kurgulanmış araçlar. Bunları da üretiyoruz bunlar standart araçlar. Araçları hangi ülke için üretiyorsak o ülkedeki servis noktası en iyi olan firmayı tercih ediyoruz. Ama havalimanı araçlarında ticari şase değil özel şase araçlardır. Çünkü özellikle NFPA (National Fire Protection Association) standartları bunları çok daha net bir şekilde tanımlar. Bu görevi özel şaseli araçlar yapabilir. Biz Volkan olarak özel şaseli araçları ve üst ekipmanını itfaiye kısmını bir halde üreten çok az firmalardan bir tanesiyiz. Bunun yangın söndürme donanım sistemlerinden de bahsediyoruz. Bu bir çatı altında üreten üç firmadan bir tanesiyiz. Bu araçların üretimi esnasında tek parça mühendislik yapılması gerekiyor. Aracın en verimli performans sağlayacak şekilde çıkması için bilirkişiden geçmesi gerekiyor. Bilirkişi derken bir şirketten bahsediyoruz. Mühendislik ekibimiz A’dan Z’ye tüm tasarımı gerçekleştirdi ve yaklaşık üç buçuk sene aldı. Ciddi bir otomativ bilgisi de gerektiren bir durum. Biz üniversitelerimizle de iş birlikleri içerisindeyiz. Bizim yaptığımız çalışmalar üniversitelerde çeşitli makaleler ve yayınlarda yer aldı ve patentlerimiz söz konusu oldu.
İstanbul Havalimanı’nda nasıl bir çalışma yapıldı?
Havalimanı itfaiye araçları normal kamyon görünürlüğünde olsa da aslında bir binek araç seriliği ve çevikliğine sahip. Çok güçlü motorlara sahip araçlar. Çağrı aldıktan sonra 2 dakika zamanınız var. Burada sadece araçla değil havalimanlarıyla süre optimizasyonu yapıyoruz. En son İstanbul Havalimanı’yla ilgili bir çalışma yaptık. İtfaiye merkezinin bulunduğu yer ve pist başlarıyla ilgili hangi rotayı hangi araçla en kısa sürede nasıl varabilecekleri konusunda onlara haritalar sunduk. Çünkü daha önceden planlanması gereken durumlar. A noktasından B noktasına spontane bir şekilde giderseniz sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Dolayısıyla bunlar dahil şekilleniyor.
“Araçlarımız -35 ile 60 derece arasında çalışabiliyor”
Araçlarımız tasarım aşamasında bütün ana bileşenleri motor, şanzıman, su pompası, yangın pompası, suyu sevk eden ekipmanları tüm bunların tasarımında dünyanın herhangi bir yerinde sorunsuz çalışması anlamında üretim yapıyoruz. Çok fazla soğuk, çok fazla sıcak veya çok nemli ortamlar için ekstra donanımlarımız bulunuyor. Mesela askeri havalimanlarında çok daha farklı gereksinimler ortaya çıkıyor. Çünkü olası bir savaş durumunda o araçların sürekli olarak pist başında beklemesi gerekiyor. Ve bu yüzden dışarda bekliyor. Normalde itfaiye araçları kapalı garajda ısıtılmış bir ortamda bekler. Ama askeri araçlar -35 derecelerde dışarda beklemek durumunda kalabiliyor. Bu bekleme esnasında aracın sağlıklı kalması gerekiyor. Bunu sağlayacak sistemlerle donatıyoruz araçları. Ağır şartlarda her şey düşünülerek müşteriyle öncesinde görüşülerek araca ilave ediliyor. Yani test edilmiş değerler kapsamında -35 ile 60 derece arasında araçlarımız çalışabiliyor.
Dünyada kaç noktada araçlarınız var?
Yurtdışında 45 farklı havalimanında varız. Türkiye’de tüm havalimanlarında varız. Avrupa’ya ise Doğu Avrupa tarafından giriş yaptık. Sırbistan’da bir aracımız var. Romanya’da araçlarımız var. Polonya’yla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu pandemi süreci havacılık sektörünü de çok ciddi etkiledi. Özel havayolu işlemecileri konusunda ciddi sıkıntılar oluştu. Yoksa Polonya’da 3 araç için sözleşme aşamasına gelmiştik. En yoğun olarak Güneydoğu Asya’da varız. Vietnam, Tayland, Malezya, Endonezya, Filipinler’de uzun yıllardır önemli bir pazara sahibiz. Biz tabii havalimanı aracı öncesinde itfaiye aracı da ürettiğimiz için bizim halihazırda bir müşteri portföyümüz bulunuyordu. Ancak havalimanı araçlarıyla birlikte oralarda bu araç satımına da başladık. Ortadoğu’da hakimiz. Mesela şu an Yemen’de savaşın ortasındayken bile araç teslim ettik. Aden Havalimanı’nda Volkan’ın ARFF araçları mevcut. Savaş olduğu dönemde orada eğitime gittik. Volkan sınır tanımıyor diyebiliriz.
Güney Afrika’da ciddi bir yapılanmamız var. Uganda’da aracımız var. Nijerya’da aracımız var. Yakın zamanda Fas ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde araçlarımız olacak. Latin Amerika ise bizim için parlayan bir Pazar. Brezilya’da takip ettiğimiz işlerimiz var. Peru’da takip ettiğimiz işlerimiz var. 1-2 sene içerisinde de bu bölgeye araçlarımızı göndermeye başlayacağız.
Rakiplerimiz Avrupa kökenli. Bu sektörde Kuzey Amerika kapalı bir kutu. Çünkü çok güçlü üreticileri var. Tamamıyla standartları biraz daha farklı. Dışarıya ihracatı da yok bu alanda. Amerika için çalışmalar yürüttük, oralarda fuarlara katıldık. Sorular ve talepler geliyor. İmkânsız diye bir şey yok. Amerika’ya Avrupa’da ürün satmış şirketler var neden Türkiye’den olmasın. Biz bu konuda çalışmalarımızı yürüteceğiz. Pazar çok büyük. Oradan da pay almaya çalışacağız.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.