3 ay önceydi. Eski bir Bakan, Rehber kızı, Rehber damadı ve uyduruk bir seminere katılamadığım, sağlık raporumu ibraz ettiğim halde Kokartımı iptal eden Şerif Yenen tarafından pişirilen güdük Rehberler Kanunu, Rehberlerin en büyük paydaşı acentaları zor duruma sokmuştu. Bu kanundan doğan sıkıntılarımızı yakinen bilen yeni Turizm Bakanımız Mehmet Ersoy, kanunu revize etme kararı aldı. Tarafsız bir kararlarla, kanunun her iki paydaşın diyaloğu ve gözlemi altında yapılmasını, sıkıntılı noktaların birlikte çözülmesi gerektiğini söyledi. Aslında masada TURSAB ve TUREB olması gerekirdi. Ancak TÜRSAB Başkanının Bakan’a karşı mesafeli olması nedeniyle Bakan 12 bin üyeli bir fikir kulübü olan TURSAPNET’i masanın diğer tarafına koydu. Ve her iki tarafa da dedi ki; “Ya bu sorunları kendi aranızda çözersiniz veya son kararı biz vermek zorunda kalırız. Gidin ve aranızda halledin”
Biz de ilk iş olarak TUREB Başkanı Suat Tural’ı (Biz onu Suat Dingil olarak tanıdık. Sonradan soyadını değiştirmiş) diyaloğa davet ettik. Pandemi dolayısıyla Zoom aracılığı ile 2-3 saat sürmesi gereken toplantının ilk yarım saati Suat Başkanın kendisini tanıtması ile geçti. Ancak soru ve sorunların konuşulmasına geçtiğimizde başkanın öfke ve kahkaha yağmuru altında kaldık. Soru ve sorunlarımızın birer tuzak olduğunu söyledi. Bizi azarladı, kafasını arkaya ata ata kahkahalar atarak kendince alay etti. Sorularımıza, sorunlarımıza cevap vermedi ve diyalog daha başlamadan bitti.
Maalesef boşu boşuna haftalar, aylar geçti. Ortak mutabakat olmayınca bizler kendi tezlerimizi hazırlamak zorunda kaldık. Birkaç hafta sonra, TÜRSAB, TURSAPNET, TUREB ve IRO olarak Ankara’da, Bakanlıkta Sayın Bakanın karşısına çıktık. Böylece ilk diyalog bakan nezdinde oldu. IRO Başkanımız Sayın Sedat Bornovalı’nın uzlaştırıcı, yapıcı duruşu sayesinde aramızda uzlaşabileceğimizi gördük. Dikkat, burada Sedat Başkan ödün verdi demek istemiyorum. Ancak diyaloğa açık olması, birçok konuda ortak görüşler oluşturulmasını sağladı.
Ankara dönüşü bir kez de olsa TÜRSAB, TURSAPNET, TUREB ve IRO buluşmasını gerçekleştirebildik. Boşa geçen ayların ardından, az da olsa bir adım daha yol aldık. Bir sonraki aşamada nihai görüşmeyi Zoom üzerinden Sayın Bakanımız Mehmet Ersoy nezdinde yaptık.
Elbette diyalog eksikliği nedeni ile çok vakit kaybetmiştik. Ancak bizlerin ilk günden kendi gruplarımıza yani acentalara açtığımız yorumlardan, mesleğin ve kanunun gerçek sahipleri Rehberlerin haberlerinin dahi olmadığını anladık. Bakanlığın hazırladığı… tekrar edeyim “BAKANLIĞIN HAZIRLADIĞI” taslaktan haberleri dahi olmamış. Önemli maddeleri sosyal medyada acentaların yorumuna açtığımızda, gelen Rehber yorumlarından anlaşıldı ki taslak TUREB tarafından kapalı kapılar ardında kalmış. Nasıl mı anladık? Rehberlerin galiz küfürlerinden…
Rehberlik bu düzeye mi geldi?
Senelerce kendi gruplarıma bile benden daha iyi olduğuna inandığım rehber arkadaşlarımla çalıştım. Bizim dönemin rehberlerinde gerçekten bir kalite, bir asalet, saygınlık ve bilgelik vardı. Aşağıdaki linkten görüleceği üzere yeni nesil, okuduğunu anlamayan, tartışmasını bilmeyen, küfürbaz, aile terbiyesi, hesap kitabı olmayan kişiler. Peki, bu yazışmalardan TUREB’in haberi var mı? Var. Her Rehber platformunda arkadaşlarımız mevcut. Aldığım istihbarat bu yönde. Hem de keyifle izliyorlar. İsteseler bizlerin yaptığı gibi bu duruma bir DUR! diyebilirlerdi.
Tabi ki; böyle başa böyle traş.
Çoğu genç olan bu Rehberler, o kadar fütursuzca hakaret, o kadar rahat küfür ediyorlar ki, bu kişilere turistlerimizi nasıl emanet edeceğiz demek durumunda kaldık. Hepsini Avukatım resmi kayda aldı. Öncelikle birliklerinden bu kişilerin cezalandırılmasını isteyeceğiz. Eğer birliklerinden bir uyarı gelmez ise daha üst merciler ve yasal yollara başvuracağız.
Bakanlığın önerilerine 5 platformda 1000’in üzerinde yorum yapılmış, ancak yazıyı okuyan ve anlayan rehber sayısı sadece beş. Medenice, küfür ve hakaret etmeden yorum yapanların sayısı ise 4,5. Evet, 4,5 çünkü bir kişi, düzgün yorum yaparken “hain ve emek sömürücü” demeyi ihmal etmemiş :). Bazıları ise, lafı olmadığı için belden aşağı vurmayı tercih edip, konuyu bilse dahi “kürtajcı” demeyi marifet saymış. Acentaların platforma yorum yapmalarını istemedim, engelledim. Aksi takdirde aşağıdaki linkte göreceğiniz küfürlere acenta ve acentacıların vereceği cevaplar aradaki uçurumu daha da açacaktı.
Düzgün yorum yazanlara aynı düzeyde cevap verdim, ama okuyup anlamayanlara, Küfür ve Hakaret edenlere tek bir cevap verdim; “Cahil” Çünkü küfürbazı muhatap almak istemedim ancak susmaya da gönlüm el vermedi. Belden aşağı vurmaya çalışıp “Kürtajcı” diyerek hesapta canımı acıttığını sananlara da elbette anladığı dilden cevap verdim; “varsa senin veya ailenden birilerinin ihtiyacı, yolla da halledelim” Yakıştı mı bana? En az o “mahluklar” kadar Evet.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.