Boeing’in 737 MAX kazalarıyla ilgili dolandırıcılık suçunu kabul ettiği anlaşma reddedildi. Yargıç, anlaşmanın kamu yararına uygun olmadığını ve bağımsız gözlemcinin seçimi konusunda yetersiz olduğunu belirtti.
ABD’li bir yargıç, Boeing’in iki ölümcül 737 MAX kazasının ardından dolandırıcılık suçunu kabul ettiği anlaşmayı perşembe günü reddetti. Kararın gerekçesi, anlaşmadaki çeşitlilik ve kapsayıcılıkla ilgili bir maddeye dayandırıldı.
Anlaşmayı müzakere eden ABD Adalet Bakanlığı (DOJ) sözcüsü, yargıcın kararını incelediklerini belirtti. Boeing ve DOJ’un seçenekleri arasında yargıcın kararına itiraz etmek veya mahkemeye sunulacak yeni bir anlaşma müzakere etmek bulunuyor.
İLGİLİ HABERLER:
- Senatörlerden Boeing yöneticilerine karşı yasal adım çağrısı
- Boeing’in savunma anlaşmasında takvimi belli oluyor
- Boeing’e karşı 737 MAX davasında aileler anlaşmaya itiraz ediyor
Teksas, Fort Worth’ta görev yapan ve muhafazakâr davalarda öne çıkan kararlarıyla bilinen ABD Bölge Yargıcı Reed O’Connor, anlaşmada DOJ’un, Boeing’in uyum uygulamalarını denetleyecek bağımsız bir izleme kuruluşunun seçimiyle ilgili çeşitlilik politikasını içeren bir cümleye dikkat çekti. Ekim ayında, Boeing ve savcılardan bu konuda daha fazla bilgi sunmalarını istemişti.
Yargıç’tan 30 gün süre
Yargıç O’Connor, DOJ ve Boeing’in bu davada nasıl ilerleyeceklerine dair planlarını mahkemeye 30 gün içinde bildirmelerine hükmetti.
İtiraf anlaşmalarını değerlendiren yargıçlar genellikle anlaşmanın taraflarının itiraz etmediği konularda anlaşmaları bozmazlar. Bunu yaptıkları nadir durumlarda, bunun nedeni genellikle hakimin savcıların kabul ettiğinden farklı bir ceza uygulamak istemesi olarak dikkat çekiyor.
O’Connor kararında, anlaşmanın bağımsız gözlemcinin seçimi ve gözetiminde yargıçın yetkisini azalttığını belirtti. Ayrıca, Boeing’in gözlemcinin dolandırıcılık karşıtı tavsiyelerine uymasını gerektiren şartlı tahliye koşulunun uygulanmasını yasakladığını söyledi. Bu sebeplerle anlaşmanın kamu yararına olmadığını ifade etti.
Kurban yakınlarından tepki
2018 ve 2019 yıllarında toplam 346 kişinin hayatını kaybettiği iki 737 MAX kazasında kurbanların yakınları anlaşmayı, Boeing’i yeterince sorumlu tutmayan bir “kıyak anlaşma” olarak nitelendirmişti. Endonezya ve Etiyopya’da beş ay arayla meydana gelen kazaların ardından aileler, DOJ’un çeşitlilik politikasıyla ilgili endişelerini mahkeme belgelerinde kısaca dile getirmiş ancak detaylandırmamıştı.
Kazada aileleri temsil eden avukat Paul Cassell, “Yargıç O’Connor’ın savunma anlaşmasını kesin bir dille reddetmesi kurbanların aileleri için önemli bir zaferdir” dedi.
“Cassell, “Yargıç O’Connor bunun hükümet ile Boeing arasında yapılan ve Boeing’i işlediği ölümcül suçtan sorumlu tutmak ve gelecekte böyle bir şeyin tekrarlanmamasını sağlamak gibi temel kaygılara odaklanmayan samimi bir anlaşma olduğunu kabul etti” dedi.
Cassell kararın, anlaşmanın uçak kazalarında hayatını kaybeden yolcu ve mürettebata özel olarak değinecek şekilde yeniden müzakere edilmesiyle sonuçlanacağını umduğunu söyledi.
Anlaşmanın kabul edilmesi halinde, Boeing’in ABD Federal Havacılık İdaresi’ni (FAA) uçakların uçuş kontrol sistemlerinde sorunlu yazılımlar hakkında bilgilendirmeyerek dolandırıcılık yapma suçlamasıyla “suçlu” olarak damgalanacağı bildirildi.
Boeing’e verilen cezalar
Boeing, anlaşma kapsamında 487,2 milyon dolara kadar para cezası ödemeyi ve üç yıl sürecek mahkeme denetimi altında güvenlik ve uyum uygulamalarını geliştirmek için 455 milyon dolar harcamayı kabul etmişti.
Ancak kurban yakınları, Boeing ve yöneticilerinin suçlanmasını, tüm delillerin kamuya açık bir duruşmada sunulmasını ve kazalarla ilgili olarak Boeing’in 24,78 milyar dolara kadar tazminat ödemesini talep ediyor. DOJ, Mayıs ayında Boeing’in 2021’deki bir anlaşmanın şartlarını ihlal ettiğini tespit etmiş ve ardından mevcut suç anlaşmasını müzakere etmeye başlamıştı.
Yargıçtan adalet vurgusu
O’Connor kararında “Savunma anlaşması tarafların bağımsız gözlemciyi işe alırken ırkı göz önünde bulundurmalarını gerektiriyor. Bu büyüklükteki bir davada, kamuoyunun bu gözlemci seçiminin yalnızca yeterliliğe dayalı olarak yapıldığından emin olması adaletin en yüksek çıkarınadır.” dedi.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.