Çin’in “Chang’e 4” adlı insansız uzay aracını Ay’ın “karanlık yüzüne” başarıyla indirmesi ve bir de istasyon kurması, uzay çalışmalarını nispeten yakın bir zamanda yoğunlaştıran bir ülke için oldukça önemli bir başarı olarak gösteriliyor.
BBC Türkçe’nin haberine göre, Soğuk Savaş döneminde özellikle ABD ile Sovyetler Birliği tarafından yürütülen uzay çalışmaları alanında Çin’in ilk başarısı yalnızca 15 yıl öncesine dayanıyor.
Çin ilk kez 2003 yılında astronot Yang Liwei ile insanlı uzay misyonu gerçekleştirmiş ve Sovyetler Birliği ile ABD’den sonra bunu gerçekleştiren üçüncü ülke olmuştu.
Gelecek yıllarda, dünyanın en büyük uzay teleskobunu kullanıma sokmayı, dünyanın en ağır roketini fırlatmayı ve uluslararası uzay istasyonuna rakip olacak bir uzay istasyonu kurmayı hedefliyor.
Çin’in uzay yolculuğundaki 5 dönüm noktası:
1- Ay’a yönelik hedefler
Çin’in Chang olarak isimlendirdiği uzay programı adını Ay’a uçan Çin tanrıçası efsanesinden alıyor.
Bu program, 2003’te başlayan bir dizi uzay misyonunun devamı niteliğinde.
2036 yılında Ay’a insan taşıyan uzay aracı gönderilmesiyle, bu uzay misyonunun zirveye ulaşması bekleniyor.
Ay’ın ‘karanlık yüzüne’ iniş yapılması, Dünya ile uzay aracı arasındaki iletişimin arasına Ay’ın kütlesinin girmesi nedeniyle tehlikeli.
Bu sorunu çözmek için, Çin, Ay ile Dünya arasındaki iletişimde köprü görevi görecek Queqiao (Magpie Köprüsü) adlı uyduyu fırlattı.
Dünya’dan 400 kilometre uzaklıkta bulunan Queqiao, Chang’e uzay aracının sinyallerini iletecek.
Chang’e 4’ün Ay’ın bu keşfedilmemiş yüzeyini jeolojik olarak incelemesi ve patates ile turpgiller familyasından Arabidopsis thaliana tohumları ekerek bir deney yapması planlanıyor.
Ayrıca, aracın Ay’ın oluşumundan kısa bir süre sonra dev bir çarpma etkisiyle oluştuğu düşünülen derin Aitken havzasını incelemesi de bekleniyor.
Ay’ın kendi etrafında ve Dünya etrafında dönüş süresi aynı olduğu için Dünya’dan bakıldığında hep aynı yüzü görülüyor.
Diğer yüzü gerçekten “karanlık” olduğu için değil, ama hakkında bilgi sahibi olunmadığı için öyle adlandırılıyor.
2- Roket fırlatma
Çin, 2018’de uzaya en fazla roket fırlatan ülke oldu. 39 roket denemesinden sadece biri başarısız oldu. Bu, 2016’da gerçekleştirilen 22 roket denemesinden sonra ciddi bir artışa işaret ediyor.
Geçen yıl, ABD uzaya 34, Rusya ise 20 roket fırlattı.
ABD 2016 yılında uzay programına yaklaşık 36 milyar dolar harcarken, Çin aynı yıl 5 milyar dolardan az bir para harcadı.
Yörüngeye daha fazla uydu yerleştirebilmek için Çin ağır ve yeniden kullanılabilir roketler yapıyor.
Elon Musk’ın Space X’i gibi özel şirketler ABD’nin roket geliştirme programına öncülük ederken, Çin’in özel şirketin öncülüğündeki ilk roket denemesi başarısızlıkla sonuçlandı.
3- Uzay istasyonu
Çin’in ilk uzay istasyonu Tiangong-1 (Gök Sarayı) 2011 yılında fırlatıldı.
Bu ufak uzay istasyonu, astronotların sadece birkaç gün gibi kısa süre kalmasına uygundu.
Çin’in ilk kadın astronotu, Liu Yang, 2012 yılında burayı ziyaret etti.
ce planlanandan iki yıl daha uzun süre faaliyet göstermiş oldu.
Kontrolden çıkan Tiangong-1, 2018 yılının Nisan ayında Büyük Okyanus’un güneyinde infilak etti.
Çin’in ikinci uzay istasyonu Tiangong-2 da uzaya gönderildi ve Pekin bu uzay istasyonunu 2022’de astronotların da çalıştığı tamamen faal bir uzay istasyonu haline getirmeyi planlıyor.
4- Uydu-savar füze testi
2007 yılında Çin, arızalanan uydusunu vurarak, Rusya ve ABD’nin ardından uzaydaki bir uyduyu imha edebileceğini gösteren üçüncü ülke oldu.
Çin’in 1999 yılında fırlatılan uyduyu vurmak için karadan havaya orta menzilli balistik bir füze kullandığı düşünülüyor.
Çin’in bu eylemi uluslararası arenada kınandı, Pekin yönetimi “uzayın silahlandırılmasına ve her türlü silah yarışına” karşı olduğunu açıkladı.
2016 yılında ise eski uydular gibi ağır molozların yok etmesi için robotik silahla donanmış Aolong-1’i fırlattı.
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), Dünya’nın yörüngesinde, bir uyduya ya da uzay aracına zarar verebilecek ve çapı 10 santimetreden daha büyük 20 bin atık parçanın olduğunu söylüyor.
Uzaydaki en büyüğü bilye kadar olan 500 binden fazla moloz parçası olduğu tahmin ediliyor.
İzi sürülemeyecek kadar küçük moloz parçasının sayısı ise milyonlarca.
Ancak aynı teknolojinin düşman olarak görülen uyduları etkisiz hale getirmek için kullanılmasından endişe ediliyor.
Geçen yıl, ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan ordusunun bir uzay gücü kurmasını emretti.
Çin, 2002 yılında Anti-Balistik Füze Anlaşması’ndan çekilen ABD’nin uzun vadeli amaçlarından endişe duyuyor.
Bu anlaşmadan çekilmek, ABD Başkanı George W Bush yönetiminin uzay tabanlı silahlar geliştirmesine olanak sağlamıştı.
5- Kuantum iletişimi
Siber uzay teknolojileri düşünüldüğünde, bilgiyi korumak çok önemli.
Çin, 2016 yılında yüksek güvenlikli bir iletişimi mümkün kılan ilk kuantum uydusunu fırlattığında, bir dönüm noktasını daha aşmış oldu.
Uydu adını, M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış Çinli bilim insanı ve felsefeci Micius’tan alıyor. Yüksek güvenlikli bir iletişim sağlamak için kuantum yasalarını kullanıyor.
Kuantum iletişimi güvenli, çünkü herhangi bir müdahale tespit edilebiliyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.