Güney Amerika’nın en güvenli şehrini keşfetmek için artık önemli bir gerekçeniz var. Türk Hava Yolları (THY) geçen yılın son günlerinde Şili’nin başkenti Santiago’yu da uçuş ağına ekledi. Dünyanın sonu olarak zikredilen Şili’nin başkente Santiago, THY’nin 19 saat 10 dakika seyahat süresiyle, 19 saat 40 dakikalık Sidney uçuşundan sonra ikinci en uzun rotası oldu.

Güney Amerika’nın en güvenli ülkesi olarak dikkat çeken Şili, her ne kadar Haiti ve Kolombiya’dan gelen göçmenler bazı olaylara karışsalar da kendiniz gayet rahat ve güvende hissedeceğiniz bir ülke.
Şili’nin en büyük şehri Santiago ismini Hz. İsa’nın havarilerinde biri olan Santiago’dan almış. And Dağları’nın eteğinde Mapocho Nehri’nin kıyısında kurulan Santiago, aynı zamanda ülkenin en büyük sanayi yoğunluğunu barındırıyor. Başlıca ürünler gıda maddeleri ve tekstil olarak biliniyor. Öte yandan bakır madenciliği de önemli gelir kaynakları arasında yer alıyor. Başkent Santiago’da geçireceğiniz 2-3 günlük zaman içerisinde birbirinden güzel yerleri keşfedebilirsiniz. Santiago’ya yolunuz düştüğünde mutlaka uğramanız, gezmeniz gereken dikkat çeken tarihi ve turistik yerlerini araştırdık.


- Plaza De Armas
Şehrin kalbi konumundaki Plaza De Armas, en otantik ve en ilgi çekici yerlerin başında geliyor. Kare şeklinde tasarlanmış ve ızgara düzeninde yapılan ilk meydan özelliğini taşıyor. 1541 yılında Petro De Gamboa tarafından tasarlanan meydan Santiagoluların da buluşma alanı. Sadece yaya trafiğine açık olan meydanda çok sayıda kafe, restoran ve otel bulunuyor. En önemli özelliği ise 1748 yılında yapımına başlanan Santiago Katedrali’ne ev sahipliği yapması. Katedral aynı zamanda “Güneş Tapınağı” olarak da adlandırılıyor. Toplamda 16 çan bulunan katedralin her bir çanın ağırlığı yaklaşık 12 ton. Birçok sokak sanatçısına ön tarafında ev sahipliği yapıyor.


- Şili Ulusal Tarih Müzesi
Plaza De Armas’ın kuzeyinde yer alan Placio de la real Audiencia de Santiago yani Şili Ulusal Tarih Müzesi, 42 yıldır aynı konumunda hizmet veriyor. Yapı, 1804-1807 tarihleri arasında Şili Kraliyet Mahkemeleri’ne ve 1818’de ise “Kongre Binası” olarak hizmet vermiş. Müzede birçok eser bulunuyor. Bugün Ulusal Tarih Müzesi olarak kullanılan sarayda Şili‘nin kültürel ve siyasi tarihini anlatan birçok eseri sergileniyor. Ülkenin bağımsızlığını kazandığı dönemi anlatan savaş aletleri, bağımsızlık mücadelesini kazanan liderlerin tabloları, savaşta kullanılan toplar ve silahlar müzenin en önemli eserleri olarak dikkat çekiyor. Aynı zamanda bağımsızlık sonrası ülkenin gelişimi, değişik dönemlere ait kıyafetler, araç gereçler ve Şili’nin ilk dönemlerinde yapılan tarım, ticaret ve ulaşıma ait bazı materyalleri de müzede görmek mümkün.

- Ahumada Caddesi
Paseo Ahumada, Santiago şehir merkezinde dört blok uzunluğunda bir caddeye verilen isim. Kuzey-güney doğrultusunda Plaza de Armas’tan Avenida Libertador General Bernardo O’Higgins‘e kadar uzanıyor ve burada binalarına alt katlarında perakendeci işletmeleri hizmet veriyor. Kuzey ucunda Plaza de Armas metro istasyonu, güney ucunda ise Universidad de Chile metro istasyonu bulunuyor. Ahumada Caddesi, Santiago’nun en popüler yeri olarak dikkat çeker. Sağlı sollu dükkânların yer aldığı caddede aradığınız her şeyi bulmanız mümkün. Günün her saati yoğun olan caddede kafeler, restoranlar bulunur. Seyyar satıcıların cadde boyu konuşlandığı Ahumada Caddesi şehrin kalbinin attığı yerdir. Sokak müzisyenleri ve sanatçılar sık sık yoldan geçenleri eğlendirir. Bu caddeyi yılda yaklaşık 2,5 milyon kişi ziyaret ediyor.

- Santiago’da “Atatürk Efijisi” hatırası
Santiago’nun en önemli caddelerinden birinde Atatürk Efijisi yer alıyor. Bulunduğu caddeye de Atatürk Caddesi ismi verilmiş. Bir parkın girişinde yer alan Atatürk “efijisi” olarak tabir edilen bronz dökme kabartma, Heykeltraş M. Şadi Çalık tarafından yapılmış. Efiji, 4 Haziran 1973 tarihinde Santiago Las Condes Belediye Meclisi tarafından alınan bir karar sonucu başkent Santiago’nun en seçkin köşelerinden birini oluşturan Las Condes Belediyesi sınırları içerisindeki Apoquindo Caddesi üzerinde bulunan Cerro Navidad parkına 29 Ekim 1973 tarihinde Cumhuriyetimizin 50. yıldönümünde törenle yerleştirilmiş.
Efiji üzerinde İsmet İnönü’nün sözlerinden mülhem Atatürk’ün özelliklerini belirten İspanyolca bir de yazıt bulunuyor. Yazıtta şu ifadeler yer alıyor; “Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, anavatanının fedakâr ve sadık hizmetkarı, eşsiz kahraman ve insanlık idealinin yaşayan sembolü, Tüm hayatını Türk Milletine adadı ve ruhunun ateşi ile halkına ilham kaynağı oldu. Hatırası, söndürülemeyen bir ateş gibi, halkına güç vererek ebediyete kadar yaşayacaktır.”

- Santa Lucia tepesi
Mapuche dilinde Huelén Tepesi olarak da bilinen Santa Lucía Tepesi, Şili‘nin Santiago kentinin merkezinde yer alan küçük bir tepedir. Tepe, 629 m rakıma ve çevresindeki alandan 69 m yüksekliğe sahip ve 15 milyon yıllık bir volkanın kalıntısı. Santa Lucía Tepesi, başkentin ve ülkenin en tanınmış simgelerinden biri olması nedeniyle yerli ve yabancı turistler tarafından en sık ziyaret edilen kamusal parkların başında geliyor. Tepe; süslü cepheler, merdivenler ve çeşmelerle bezenmiş 65 bin 300 metrekarelik bir parktan oluşuyor. En yüksek noktada şehri ziyaret eden turistler arasında popüler olan bir manzara noktası bulunuyor. Dar bir alan olmasına rağmen şehri tepeden izlemek için cazip olması sebebiyle turistler, sıkışarak da olsa şehri keşfetmeye çalışıyorlar. Üstelik buraya dar, dik ve kaygan merdivenlerden çıkmak da bir hayli meşakkatli olmasına rağmen ilgi görüyor.

Santa Lucía, çeşitli ağaç türleri, Avrupa’dan gelen süslemeler ve Şili‘nin sömürge geçmişinin kalıntılarının yanı sıra, Hidalgo Kalesi, Neptuno ve Caupolicán olarak bilinen teraslar gibi çekici alanlarıyla da öne çıkmaktadır. Bunlardan en önemli teras ise Neptuno olarak bilinir. Bu teras 20. yüzyılın başında inşa edilmiştir. Roma deniz tanrısına adanmış görkemli Neptün Çeşmesi ile tanınmaktadır. Bu bölgede Santiago Belediyesi‘nin Turizm Ofisleri de bulunur.

- Milli kütüphane
La Biblioteca Nacional de Chile olarak bilinen Şili Milli Kütüphanesi, başkent Şili’nin en önemli yapıları arasında yer alıyor. Bugünkü yerine 1925 yılında taşınmış bu yapı Güney Amerika’nın en büyük kütüphanelerinden birisi olarak dikkat çekiyor. Kütüphanenin girişinde Şilili Nobel ödüllü şairi Pablo Neruda’nın kitaplarının olduğu bir bölüm yer alıyor. Bunun yanı sıra Şilili ressam José Venturelli Eade’nin eserlerini bu bölümde bulmak mümkün. Ayrıca kütüphanede sanat galerileri bölümü de yer alıyor. Bu galeride Şili’nin önde gelen ressamı Venturelli’nin eserlerine göz gezdirebilir, yaşamı boyunca ürettiği önde gelen çalışmalarına görebilir ve hayatından kesitleri içeren resimleri inceleyebilirsiniz. Aynı katta başka bir bölümde ise Şili’nin bağımsızlığı anlatılıyor. 1964 yılında Güney Amerika turuna çıkan Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’nin bir gün önce Şili Cumhurbaşkanı seçilen Eduardo Frei ile olan fotoğrafları yer alıyor. Aynı katta geçmişten bugüne Şili’nin radyo ve televizyon tarihinin ele alındığı bir sergi de oldukça ilginç. Şili’de Hollanda ve Japonya’dan alınıp ilk kullanılan televizyon, radyo gibi tarihi eserler de sergileniyor. Müzede; Şili’nin radyo, televizyon ve gazetelerinin ilk çalışanlarının fotoğraflarına de yer verilmiş.

- Bicentenario Parkı
Parque Bicentenario de Vitacura, Mapocho Nehri‘nin doğu kıyısı boyunca uzanan toplam 27 hektarlık genişliğiyle Santiago‘nun en önemli yeşil alanlarından biri konumunda. Park 2.600’den fazla yerli türü ve yaklaşık 5.460 ağaca ev sahipliği yapıyor. Ayda ortalama 35 bin kişinin ziyaret ettiği park, spor aktivitelerinin tadını çıkarmak, aile ve arkadaşlarla birlikte keyifli anlar geçirmek, spor, piknik yapmak ve evcil hayvan gezdirmek için mükemmel özelliklere sahip bir yer. Etkileyici yerli hayvan türleri, çim alanları, etkinlik bölgeleri, su bitkileri, balıklar ve sevimli siyah boyunlu kuğuların yaşadığı sakin lagünler parka renk katıyor. Parkın en dikkat çekici özelliği ise doğayı hiç bozmadan yapılmış bisiklet ve yürüyüş alanlarına sahip olması… Hiçbir ağaç kesilmeden ve doğaya zarar verilmeden yapılan yollar adeta insanın içini açıyor. Parkın etrafında ise farklı spor dallarıyla ilgilenen sporcular gün boyu antrenman yapıyor.

- La Choscona evi
Dünyaca ünlü Nobel Ödüllü şair Pablo Neruda’nın 3 evinden biri olan La Choscona her yıl binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. “La Choscona” kelime anlamı ile dağınık saç anlamına geliyor. Evin bu adı almasının nedeni ise şairin sevgilisine atıfta bulunmasından kaynaklanıyormuş. Biletimizi alıp evin içine giriyoruz. Evde dünyanın birçok yerinden alınmış obje bulunuyor. Girişte sol tarafta Neruda’nın dostlarını ağırladığı, birlikte yemek yedikleri oda bulunuyor. Neruda, yakın arkadaşları Salvador Dali ve Picasso’yu da burada ağırlıyormuş. Yemek salonun yanında bir mutfak var. Neruda, yemek öncesi dostlarını burada ağırlıyormuş. Odanın üst katında ise Pablo Neruda’nın yatak odası bulunuyor. İlk katta turistlere Neruda’nın hayatı ile ilgili film gösteriliyor. Ziyaretçiler filmi izledikten sonra Neruda’nın hayatından kesitleri öğrenip, evi daha iyi keşfedebiliyorlar.


Evin avlusundan üst kata çıkınca Neruda’nın sevgilisiyle kaldığı evi görebiliyorsunuz. Neruda’nın deniz korkusu olduğundan evin tasarımını gemi şeklinde yapması oldukça ziyaretçilerinden ilgisini çekiyor. Doğa içindeki evin tasarımında, doğaya hiçbir şekilde zarar verilmemiş. Evin salonundan bir ağaç geçiyor olması da bu özelliğini ön plana çıkarmış. Şairin şiirlerini yazdığı en üst bölümde ise kütüphane ve şiirlerini yazdığı oda bulunuyor. Odadan diğer odaya geçtiğinizde ise sizi Neruda’nın Nobel Edebiyat Ödülü karşılıyor.


- Bellavista
Pablo Neruda’nın evinden çıktıktan sonra Bellavista semtinin rengarenk evleri bizi karşılıyor. Tek katlı bahçeli evlerin şirinliği dikkat çekiyor. Duvarlarında profesyonel sanatçılar tarafından yapılan grafiti sanatları semte ayrı bir hava katıyor. Bellavista’nın ağaçlarla kaplı ana caddesi Calle Pío Nono boyunca kaldırımlar oturup soğuk bir şeyler içebileceğiniz ve muhteşem ambiyansı içinize çekebileceğiniz kafeler bulunuyor. Bellavista’daki grafitilerin çoğunda Filistin halkına destek veren tasarımlar dikkat çekiyor. Filistin ve Gazze’yle ilgili grafitilerin yanı sıra bazı evlerin balkonlarında da Filistin bayrakları asılmış. Bellavista’da turladıktan sonra aynı bölgede bulunan San Cristobal tepesine çıkmak üzere fünikülere biniyoruz.


- San Cristobal Tepesi
San Cristobal Tepesi için fünikülere binip, tepeye doğru yol alınca şehri izleyebileceğiniz en güzel manzarayla karşılaşıyorsunuz. Santiago’da uğramanız gereken yerlerin arasına burasını mutlaka koymalısınız. Burayı Güney Afrika’nın güzel şehri Cape Town’daki Masa Dağı’na benzettik. İki dağın tepesinde de hissedilen keyfi ve huzuru aynı…
Tepe yaklaşık 880 metre yükseklikte ve şehrin ziyaret edilebilen ikinci en yüksek noktası… San Cristobal Tepesi’ne çıktığınızda sizi bir kilise karşılıyor. Yardım toplayan görevliler de kilise adına burada bulunuyor. San Cristobal, 1903 yılında Kaliforniya Üniversitesi Lick Gözlemevi’nin ikizi olan “Manuel Foster Gözlemevi” olarak bilinen Mills Gözlemevi’nin kurulmasıyla kullanılmaya başlanmış. Zirvesinde, Hazreti Meryem’in 8,3 metrelik kaide üzerinden yükselen 14 metre uzunluğunda heykeli yer alıyor. Heykelin altındaki kaidenin içinde ise Papa II. Jean Paul’un 1 Nisan 1987’de Santiago şehrine dua ettiği ve kutsadığı küçük bir şapel bulunuyor. Çok iyi ışıklandırılan heykel, gece de Santiago’nun her yerinden görülebiliyor.

Tepeye çıktığınızda soğuk bir Mote con Huesillo isimli komposto benzeri içecekle serinlemeyi tavsiye ederiz. Bu alkolsüz komposto/hoşaf benzer tatlı içeceğin içinde çoğunlukla kayısı veya şeftali ile buğday yarması bulunuyor. Bir kaşıkla birlikte soğuk olarak servis ediliyor. Türk damak tadına yakın bir lezzeti var.
San Cristobal’ın eteklerinde Şili Ulusal Hayvanat Bahçesi ve Japon tarzı bir bahçe ile iki belediye havuzu; Tupahue ve Antilen ziyaretçiler keyifli zaman geçirmelerini sağlıyor. Özellikle havanın güzel olduğu zaman bu tepe ve eteklerinde çok güzel zaman geçiriliyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.