İngiliz motor üreticisi Rolls-Royce, Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı’nı (SAF) daha akıllı kullanmak için yeni bir projeye öncülük ediyor. Proje ile SAF’ın atmosfere salınan emisyonların yanı sıra iklim üzerindeki etkisini azaltmadaki potansiyeli araştırılacak.
Rolls-Royce, SAF’ın atmosfere salınan emisyonların yanı sıra iklim üzerindeki etkisini azaltmadaki potansiyelini araştırmak üzere yeni bir projeye öncülük ediyor. Motor imalatçısından yapılan açıklamaya göre, bu çalışma, ATI Programı (Aerospace Technology Institute) kapsamında ortak finanse edilen QRITOS (Quantifying Reduction in Thermal contrails through Optimised use of SAF) projesi çerçevesinde yürütülüyor. Proje; Rolls-Royce, British Airways, Imperial College London ve Londra Heathrow Havalimanı’nı aynı masada buluşturuyor.
Amaç: SAF’ın iklim etkisini daha da azaltmak
SAF, geleneksel jet yakıtlarına kıyasla yaşam döngüsü boyunca CO₂ emisyonlarını %80’e varan oranlarda azaltabiliyor. Ancak bilim insanları, yoğuşma izlerinin (contrails) -özellikle de bu izlerden oluşan ince buz kristalli bulutların- küresel ısınma üzerindeki etkisinin CO₂ kadar önemli olabileceğini belirtiyor.
Rolls-Royce’un QRITOS projesi, bu noktada devreye giriyor: SAF kullanımını akıllı bir şekilde hedefleyerek, kalıcı yoğuşma izlerinin azaltılabileceğini göstermek istiyor.
Yoğuşma izleri genellikle yüksek irtifalarda, soğuk ve nemli hava koşullarında oluşuyor. Ancak tüm uçuşlar bu izleri bırakmıyor -iklim üzerindeki etkinin büyük bölümü, yalnızca az sayıda uçuştan kaynaklanıyor. Bu durum, “akıllı SAF tahsisi” için bir fırsat yaratıyor: Yoğuşma izi oluşturması beklenen uçuşlarda SAF kullanımı önceliklendirilebilir.
Uçuş verileriyle uydu gözlemlerini birleştiren ilk çalışma: ORITOS
Proje kapsamında British Airways uçuşlarından elde edilen gerçek uçuş verileri, gelişmiş modelleme teknikleri ve uydu gözlemleri bir araya getirilecek. Amaç; SAF kullanılan uçuşlarda yoğuşma izi oluşumunun nasıl değiştiğini gözlemlemek ve bu değişimi nicel olarak ölçmek.
Heathrow gibi dünyanın en yoğun hava trafiğine sahip bir havalimanında yürütülecek bu araştırma, uygulamada hedefli SAF kullanımının gerçekten fark yaratıp yaratmadığını gösterecek ilk örneklerden biri olacak.
Rolls-Royce, bu verilerin gelecekte SAF tedarikinin hangi uçuşlara öncelikli olarak dağıtılabileceğini belirlemeye yardımcı olacağını, böylece mevcut SAF kaynaklarının iklim üzerindeki etkisini en üst düzeye çıkarabileceğini belirtiyor.
UltraFan testlerinden yeni veriler
Rolls-Royce, 2023’te tamamladığı ilk UltraFan motor testlerinden elde ettiği verileri bu projeye temel alıyor. Şirket, 2026 başında UltraFan test platformunda ek zemin testleri yapmayı planlıyor. Bu testler, farklı SAF karışım oranlarının motor çıkışında oluşan partikül, su buharı ve yoğuşma izine etkisini daha iyi anlamak için yürütülecek.
Rolls-Royce’un geliştirdiği UltraFan teknolojisi, daha yüksek verimlilik ve daha düşük yakıt tüketimi sayesinde hem CO₂ hem de CO₂ dışı emisyonları azaltmada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Birleşik Krallık’ta SAF kullanımı artıyor
Birleşik Krallık, 2025 itibarıyla yürürlüğe giren yeni düzenleme ile SAF kullanımını zorunlu hale getiren ülkelerden biri konumuna geçti. Yeni mevzuat kapsamında:
- 2030 yılına kadar jet yakıtlarının en az %10’u,
- 2040’ta ise %22’si SAF olacak.
Ancak şu anda SAF üretimi, küresel havacılık yakıtı talebinin yalnızca %0,1’ini karşılayabiliyor. Bu nedenle mevcut kaynakların “en etkili şekilde” kullanılabilmesi büyük önem taşıyor -QRITOS’un hedefi de tam olarak bu: SAF’ı stratejik biçimde tahsis etmek.
Yoğuşma izleri ve iklim üzerindeki etkileri
Uçakların arkasında oluşan beyaz izler yalnızca görsel bir fenomen değil; atmosferdeki ince buz bulutlarının oluşumuna katkı sağlıyor. Bu bulutlar, gelen güneş ışığının bir kısmını uzaya yansıtırken, yerden çıkan ısının bir bölümünü atmosferde hapsediyor. Bu nedenle bazı durumlarda soğutucu, bazı durumlarda ise ısıtıcı etki yaratabiliyor.
Araştırmalara göre, yoğuşma izlerinin küresel ısınmaya etkisi, havacılığın toplam CO₂ etkisinin yarısına kadar çıkabiliyor. Bu nedenle SAF’ın sadece karbon salımını değil, yoğuşma izi oluşumunu da azaltma potansiyeli, sektör için çığır açıcı bir gelişme olarak görülüyor.
Bilimsel ve endüstriyel iş birliği
QRITOS projesi, Birleşik Krallık Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü (ATI), Ticaret ve Sanayi Bakanlığı (DBT), Innovate UK, Ulaştırma Bakanlığı (DfT) ve Doğal Çevre Araştırma Konseyi (NERC) tarafından ortaklaşa destekleniyor.
- Proje, Nisan 2027’ye kadar sürecek ve şu alanlarda ilerleme hedefliyor:
- Yoğuşma izi tahmin algoritmalarının geliştirilmesi,
- Uydu tabanlı gözlem tekniklerinin doğruluğunun artırılması,
- Yoğuşma izi modelleme yöntemlerinin iyileştirilmesi,
- Hedefli SAF dağıtımı için operasyonel rehber ilkelerin oluşturulması.
Sonuç: Sürdürülebilir havacılığa akıllı yaklaşım
Rolls-Royce’un liderliğinde yürütülen QRITOS projesi, sürdürülebilir havacılığın geleceğinde yeni bir sayfa açıyor. Bu girişim, “her uçuşa eşit SAF değil, en fazla etki yaratacak uçuşlara hedefli SAF” anlayışını savunuyor. Elde edilecek sonuçlar, gelecekte küresel havacılık otoritelerinin iklim odaklı yakıt tahsisi politikalarını şekillendirebilir.
Sektör uzmanlarına göre bu çalışma, havacılığın “karbonsuz” geleceğine giden yolda sadece yakıt değil, veri, analiz ve akıllı planlamanın da en az teknoloji kadar önemli olacağını gösteriyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.











