Türkiye, savunma sanayiindeki başarılarını uzay alanında da sürdürüyor ve bu alanda daha hızlı ve esnek bir yapı kurulması ihtiyacı öne çıkıyor. TUSAŞ Uzay Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Lokman Kuzu, Haber Aero’ya verdiği özel demeçte, ülkenin uzay çalışmalarında daha büyük ilerleme kaydedebilmesi için “Uzay A.Ş.” kurulması gerektiğini vurguladı.
Türkiye sadece savunma sanayinin hava, kara ve deniz tarafında önemli gelişmelere imza atmıyor, aynı zamanda uzay çalışmalarında da önemli teknolojik yetkinlik kazanmış durumda. Türkiye’nin geldiği bu noktada uzayla ilgili teknolojik çalışma yapan şirketlerin kabiliyetlerini aynı hedefe yönlendirecek bir yasaya ve oluşuma ihtiyaç var. Ülkemizin uzay serüvenini bu konudaki en yetkin bilim adamlarımızdan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TUSAŞ) Uzay Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Lokman Kuzu ile konuştuk.
“Uzay A.Ş. kurmamız lazım” vurgusu yapan Prof.Dr. Kuzu, uzayla ilgili geliştirilen ürünlerde aşılması gereken sorunlar yaşandığına dikkat çekerek, istihdam, pazarlama gibi konuların acilen çözülmesi gerektiğini ifade etti. Bu durumu geçmişte bir fırsatını bulduğunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da ilettiğini belirten Kuzu, bu gelişmeyi şöyle anlattı: “Bunu çözmemiz lazım Sayın Cumhurbaşkanım.” dedim. O da dönemin Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir Beyi çağırdı. Ona bu konuyla ilgilenmesini söyledi. Akabinde kurumlar arası bir protokol imzalandı, ama sonrasında ilerleme olmadı. Uzay A.Ş. biran evvel kurulmalıdır.”
TUSAŞ Genel Müdür Yardımcısı Kuzu, Haber Aero’ya yaptığı özel açıklama ile Türkiye’nin ve dünyanın uzay alanında ne durumda olduğunu çok yönlü olarak değerlendirdi. Prof. Dr. Kuzu’nun değerlendirmeleri şöyle:
Türksat 6A azmin eseri oldu
Proje başlangıcı 2014. Bu proje bir Ar-Ge projesi. Projeyle ilgili 2013’te hazırlıklarımız başlamıştı. 2014 tekliflerimizi vermiştik. TUSAŞ ve TÜBİTAK Uzay olarak. Ben o dönem Yönetim Kurulu Başkanı ve Enstitü Müdürü olarak TÜBİTAK UZAY’ın başındaydım. O dönemde Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Fikri Işık Bey’di. Onun çok desteği oldu bize. “Bu işi, bu insan kaynağıyla ile yapabilecek misin?” diye sormuştu. Ben de; “Sayın Bakanım tabii ki yetersiziz.” dedim. O dönemde galiba 180 kişi civarındaydık. Baktığınızda ciddi bir insan kaynağı yetiştirmişiz. Bu proje boyunca başka projeler de geldi, İMECE projesi gibi. Türksat 6A projesinin imza tarihi 15 Aralık 2014’tür. Tabi bazı öngörülerimiz de vardı. Çünkü bu uydu 241 milyon dolar gibi bir teklifle imzaya girmişti. Öngörülerimizden bir tanesi bunun yaklaşık 250 milyon doları civarında tutacağı idi. TÜBİTAK mevzuatı gereği TL ile gitmemiz gerekiyordu. Biz bunun dolar olmasını istedik, fakat yapamadık. Dolar kuru 2,26’yla başladı. 33,15 ile bitirmiş olduk. Dolar bazında baktığınızda uyumlu bir durum var. Ama TL açısından baktığınızda ciddi bir bütçe artışı sağlandı. Ancak ilgili yetkililerimiz ve kurumlarımız da bu konuda destek oldu. Türksat 6A azmin ve inanmışlığın eseri olmuştur.
Kolay bir proje olmadı
Fransa, Japonya, Arjantin, Amerika gibi ülkelerde firmaların Türksat 6A gibi dev bir platformu 8-10 yılda geliştirdiğini biliyorduk. Bizim de 7 yılda bitirebileceğimizi tahmin ediyorduk. Bu durumu 2018’de basılan kitabımda da anlattım. Fakat o dönemde mevzuatlar sebebiyle bize ancak 5 yıl süre verebiliriz dediler. Ayrıca o tarihlerde 20 milyon 30 milyon gibi projelere destek verildiği için bizim teklif rakamımız da büyüktü. 554 milyon TL’ye tekabül ediyordu. Ciddi bir rakam ve ilk defa böyle bir proje dörtlü bir konsorsiyum ile yapılacaktı. Projenin yönetici kuruluşu TÜBİTAK Uzay, yürütücü kuruluşlar ise TUSAŞ, ASELSAN, ve C-tech firmalarıydı. Tabii kolay bir proje olmadı. Bir kere kurumlar arasında, mühendisler arasında sürtüşmeler oluyor. Bunların hepsini aştık. Bütçesel sorunları oldu, ambargoyla ilgili problemler oldu. Tabii mühendislik problemleri de yaşadık. Mitsubishi Elektrik firması -ki aynı zamanda uydu firmasıdır- ben Japonya’da burada çalışmıştım. Türksat 4A ve Türksat 4B uydusu orada yapılmıştı. Bir şeyde yanlışlık yapmayalım diye bu firmadan da danışmanlık paketi aldık.
Çünkü daha önce BİLSAT uydusuyla başlayan bir süreç var. Bir firmayla ortaklaşa proje geliştirilmiş. BİLSAT uydusu, 12 buçuk metre çözünürlüklü bir görüntü uydusu. Sonrasında 7,5 metre çözünürlükte RASAT ve 2,5 metre çözünürlükte Göktürk-2 uydusu var. Fakat bunlar 680 km’de alçak görünge uyduları. Bizim bu yaptığımız Türksat 6A ise bir haberleşme uydusu ve 35 bin 786 kilometrede ve 42 derece doğu boylamındaki konumda yer alacak. Yüksek radyasyona da dayanıklı olacak. Yörüngesinde tamir etme imkanı yok.
Rasat uydusu 100 kilo, Göktürk-2 ise 400 kilo civarında. Bu ise 4. 2 ton. Devasa bir yapı. KAAN önemli bir proje ve 216 bin parça var. Tahminim bunun üzerinde 400 bin parça var. Çok entegre çalışması gereken bir şey. Açıkçası inanıyorduk biz bunu yapabileceğimize. O inançla başladık.
100 uydu fırlatmasında 2 kaza yaşanıyor
“Alçak İrtifa Uydusu” LEO (Low Earth Orbit) İMECE’yi Türksat 6A’dan önce bitirdik. Bir metre çözünürlükte bir uydu oldu. 2015’in sonunda İMECE projesi resmen başladı. Nisan 2023’te atıldı ve yörüngeye girdi. 2024 Temmuz ayında ise Türksat 6A’yı fırlatma imkanı bulduk. Beklediğimiz bazı riskler vardı, ama sorunsuz gitti. Solar panellerini açamayabilirdi. Bu tür sorunlar yaşanmış geçmişte. Biz bunların testlerini birkaç defa yaptığımız için biliyoruz. Fakat ne de olsa sonuçta rokette giderken bir titreşime tabii, bir mekanizma bozulabiliyor, vidası atar, bir çatlak olur, bir sürü sorun yaşanabilir. Gidipte tamir edemiyorsunuz. Solar panellerini açtı. Motorunu çalıştırdı. 5 ateşlemeyle yörünge düzeltmesi yaptık. Şu anda 50 derece doğu yörüngesine yerleşmiş durumda. Orada da son riskimiz antenlerin açılmama riskiydi. Onu da aştık. Bu şekilde uydular üzerinde açılmayan antenler olabiliyor. Böylece neredeyse uydular çöp oluyor.
Bize rastlamamış olması çok büyük büyük bir şans
SpaceX bizim 6A uydumuzu attıktan bir gün sonra Vandenberg Air Force Base’den yani California tarafındaki fırlatma rampasından gönderdiği kendine ait Starlink uydularından 20 tanesini yeterli yüksekliğe eriştiremedi. İrtifaya yerleştiremediği için de bu uydular atmosfere girip yandılar. Uydu sektöründe 100 fırlatmada kabaca 2 kaza yaşanıyor istatistiki olarak. Sanırım SpaceX’in 300 küsürüncü fırlatmasıydı. SpaceX’te oran daha az. Ayrıca birinci fazı 75-80 kilometreden geri getiriyor, yeniden kullanıyor. Fırlatma onun için ucuz. Burda problem ise ikinci fazında yaşandı. Neticede bu kazalar olabiliyor. Bize rastlamamış olması da çok büyük bir şans. Türksat 6A uydusu üzerinde çok dua var onu söyleyeyim.
Türksat 6A’yı dünyaya satarız
Bizim 6A uydusuyla kazandığımız önemli bir tecrübe oldu. Kasamız, yazılımımız ve platformumuz hazır. Bundan sonra isteyen ülkelere 6A gibi bir uyduyu ihraç edebiliriz. Küçük değişiklikle müşterinin istediği kapsama alanında, istediği haberleşme uydusunu yapabiliriz. Bundan sonraki süreçte 6B’yi veya 7A’yı konuşuyor olacağız. Şu an 6A için yeni bir sipariş yok, ama bizim beklentimiz Türkiye’nin ihtiyaçları dışında Şili, Kazakistan, Malezya gibi ülkelerin bu uyduyu alabileceği. Teklifler verdik. İnşallah bu uydu platformunu da dünyaya satarız diye düşünüyorum.
Mühendis bulmakta zorluk yaşadık
Ülkemiz için önemli bir uydu projesi olan 6A’da finansal zorluklar yaşandı. Malzeme tedariklerinde de sorunlar oldu. COVİD-19 da bu süreçte yaşandı. Dolayısıyla bu projede bir çok olumsuzluğu yaşadık. Tahmin ettiklerimizin hepsi çıktı. Belki 8 yılda bitebilirdi, ama açıkçası mühendis kaynağımızda da sıkıntı vardı. İnsan kaynağımızı kaybettiğimiz zamanlar oldu. Bazen mühendislerimize istedikleri maaşları veremiyorduk. Prim veremiyorduk. Daha iyi maaş verenler oldu. Mesela Hollanda’ya, ABD’ye Almanya’ya giden mühendislerimiz oldu. Hala da bu gidişler devam ediyor. Konu sadece maaş, prim de değil. Biraz ortam konusu. Açıkçası mühendisimizi okşamamız, değer vermemiz gerekiyor. İlme değer verirseniz o da size karşılığını veriyor.
Uzay A.Ş. istihdam için de önemli!
Ben 2014’te TÜBİTAK UZAY’da göreve başladım. Akabinde insan kaynağını hızlı bir şekilde büyütme yoluna girdik. Ancak o dönemde 15 Temmuz 2016 olayı da yaşandı. Güvenlik soruşturmaları uzun sürüyordu. Geldiğimiz noktada birkaç ayda aldığım insanlar da oldu, 11-12 ayda aldığım insanlar da. Bir şirket olmadığınız için kamu kurumu olarak insan kaynağını hemen istihdam edemiyorsunuz. Önce bir ilan veriyorsunuz. Şu vasıflarda personel arıyorum, diye. Sonra cevap verenleri tasnif ediyorsunuz. Mülakata alıyorsunuz. Ben 2 tip mülakat yapıyordum; biri sosyal zekasını ölçmeye yönelik, bir de teknik olarak. Teknik mülakatı teknik arkadaşlara bırakıyorduk ve olabildiğince iyi insanları seçip bir asil, bir yedek liste oluşturuyorduk. Fakat bu süreçler uzayınca iyi mühendisler beklemiyordu. Onlar sizi beklemiyor, 3 ayda aldınız aldınız yoksa başka bir iş buluyor. Biz bu süreçleri hızlandıramadık.
Ayrıca TÜBİTAK UZAY’da çok güzel ve seçkin ürünler vardı, ama pazarlayamıyordum. O dönemde Sayıştay başkanına gittim, daire başkanlarıyla görüştüm. Dediler ki ihale yapacaksın. Yahu bunlar ihaleyle olacak işler değil. Yani birisinin çantasını eline alıp tanıtım kitapçıklarını hazırlayıp, görüşemelere gitmesi ve pazarlaması lazım. Bu TÜBİTAK UZAY çatısı altında olacak bir şey değil. Çünkü orası bir ar-ge enstitüsü. TÜBİTAK başkanlığa bağlı ve o yapıyla zaten olmaz. TUSAŞ belki bunu yapabilirdi. O dönemde optik merkez vardı. Optik merkez projesini başlatan bendim. TÜBİTAK olarak ODTÜ’de tıkanmış bir projeyi ayağa kaldırdık. Kalkınma Bakanlığı o dönemde müsteşarlıktı. Cüneyt Düzyol Bey müsteşarımız da ODTÜ’lüydü. Gittik, ikna ettik. Rahmetli Yılmaz Tuna ağabeyi ikna ettik. Biz optik merkez yapacağız, dedik. Uzay kalifiye optik olacak. Sağ olsunlar, destek oldular. Ancak o optik merkezini ODTÜ’nün içinde yapamadık. Çünkü rektörlük izin vermedi. Tübitak SAGE’nin kampüsünde bir yer hazırdı. Orada başlattık. Zaten 1,5 yıl gibi çok kısa sürede bitirdik. Fikri Bey’in bakanlık döneminde başladık, Mustafa Varank Bey’in döneminde de açılışını yaptık. Buranın açılışına da Cumhurbaşkanımızı davet ettik.
Cumhurbaşkanımıza durumu ilettim
Cumhurbaşkanımız açılış töreninde, “Sayın Cumhurbaşkanım, Uzay A.Ş. kurmamız lazım. Sorunlar yaşıyoruz. İstihdamla pazarlamayla ilgili olarak sorunlar yaşıyoruz. Bunu çözmemiz lazım.” dedim. Sağ olsunlar, beni dinlediler ve dönemin Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir Bey’i çağırdılar. Böylece o dönem bunun için bir protokol imzalandı. Ancak kurumlar arası ilerleme olmadı. Bence “Uzay A.Ş.” olmalı. Hızlı hareket edecek, istihdamı hızlı yapacak, istediği adamı çekebilecek bir şirket konumuna gelebilmeli. Çünkü Amerika, Almanya, İngiltere gibi ülkelerden gelmek isteyen önemli insan kaynağımız var. Bu arada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da Türkiye Uzay Ajansı (TUA) kanunu kapsamında bir hazırlığı olmuş. Kanunda bir madde bu konuyu ele alıyor. Şu anda tartışılıyor…
TUA altında şirket olmuyor
TUA’nın altında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı bir A.Ş. düşünülmüş. Ama orası pek uygun yer değil gibi… Bu konu da TBMM’de muhtemelen tartışılacak. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz Bey bu konuyu takip ediyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Fatih Kacır Bey ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdülkadir Uraoğlu Bey de bu durumu takip ediyor. İstişare sonucunda uygun bir model bulunacaktır. Bizim bütün derdimiz her ne olursa olsun kimin altında olursa olsun açıkçası bir A.Ş olmalı ve hızlı hareket etmeli. Sonuçta imkanlar verildikten ve mevzuat doğru yazıldıktan sonra bir sıkıntı çıkacağını düşünmüyorum. Uzay enstitüsünde gerçekten güzel işler yaptık. Oraya ciddi alt yapı kazandırdık. Ciddi projeler yaptık, Türksat 6A, İMECE gibi…
Şu anda Jüpiter’i çekiyoruz. Her yeri çekiyoruz 1 metre çözünürlükle. Bu arada operasyonu da öğrendik. Alçak yörünge uydularda zaten bir tecrübemiz vardı. Bunu İMECE ile biraz daha ileriye götürdük. 6A uydusunda ise ilk defa operasyona bizim mühendislerimiz katılıyor. Yani bir uyduyu ateşleme, yörüngeye sokma önemli bir kabiliyettir. Yazılım da bize ait. Bunların kontrolü, şifrelemesi bizde. Çok büyük avantaj.
Türksat 6A Türk dizilerini izletecek
Yaptığımız ve ilk defa uydu üzerine koyduğumuz, yerli ürünler de var, satın aldığımız, temin ettiğimiz ekipmanlar da var 6A uydusunda. Broadcasting yani bir TV yayıncılığı için kullanılan bir uydu üzerinde başka transponderlar da var. Başka frekanslarda dolayısıyla kapsama alanı çok değişik ve geniş. Türkiye elindeki uydularla neredeyse nüfusun işte 5 küsur milyar kadarını kapsamış olacak. Bu uydular bize güç katacak. Erişimimiz artıyor. Dünyada en çok film üreten Bollywood’dur yani Hindistan film sektörüdür. Onlar herhalde 150 bin, 160 civarında film üretmişler. Ama en kaliteli film üreten Hollywood’dur. Hollywood dünyaya şekil veriyor aslında. Amerika’nın fikriyatını belki dünyaya yayıyor. Bir diğer film sektörü Nijerya’da. Nijerya film sektörüne Noollywood diyorlar. Ben de 2000’li yıllarda başlayan Türk dizi ve film sektörüne Tollywood diyordum… Türkiye ciddi bir şekilde dizilerini satmaya başladı. Bunları izleyen Türkçe konuşan, Türkçe konuşmak isteyen, Türkçe anlamak isteyen insanlar çıktı. Yani bizim kapsama alanımızda kimler varsa bunlar Türk dizilerini Türkçe izlemek istiyorlar. Türkçe öğrenmek istiyorlar. Dolayısıyla bu araçlardan biri de uydu. Siz bunu karasal yayınla yapamazsınız. Uydu broadcast yapacak ve sizin derdinizi anlatacak. Elimizdeki bu diziler 6A ile çok yönlü katkı sunacaktır.
Uzay deneyim ister
Hiçbir uydu, Sputnik-1 hariç her zaman “flight heritage” dediğimiz bir uzay deneyimi ister. Yani ne koyuyorsan üzerine “Daha önce uçtu mu?” sorusunu sorarız. Şimdi bizim kendi yaptığımız parçalar uçmamış olduğuna göre biz onları yedek olarak yaptık. Şu anda aktif olarak da kullanmaya başlayacağız, test edeceğiz. Ondan sonra bizim uydularımıza bizzat takmış olacağız. Dolayısıyla Türksat 6A’nın tasarımı, yazılımı bize ait. En kritik olan bunlar. Size ait bir platform ortaya çıktıktan sonra bunun malzemesini nereden aldığınız çok önemli değil. Evet dışarıdan aldık. Bazı parçaları yerli yaptınız mı? Evet yerli yaptık. Dolayısıyla o parçalar şimdi uçuş deneyimi kazanacak. Bir sonraki uyduda da esas ekipman olarak takılacak. Bu da bize tabii bir tasarruf olarak geri dönecek. İlk taktığınız solar paneli başkasından alıyorsunuz. Kendinize ait olmadığı için kendinize ait bir parçayı ayrıca yedek olarak takıyorsunuz. Denemiş oluyorsunuz. Uzay zor bir ortam. Eksi 270 derece. Şimdi biz normalde Kelvin kullanıyoruz. 4 Kelvin veya derin uzayda 2.8 kelvin diyoruz, ama bilimsel olduğu için ve kimse anlayamayacağı için eksi 270 derece diyoruz.. Çok soğuk, boşluk, vakum ortamı. Radyasyon var. Güneşten ve diğer yıldızlardan bazen yüksek enerjili parçacıklar geliyor. Bizim uydumuzu delip geçiyor. Devrelerin etkilenmemesi lazım orada. Bunun korumasının için kalkanlama yapılması gerekiyor. Üzerinde tabii battaniyesi var. Çok katmanlı bir battaniyesi var. Bütün bunların tasarımı, yapımı hepsi birer mühendislik detayı. Bunları tek tek çözdük. Bundan sonra ise üzerindeki ekipmanları yerleştirmeleriyle ilgili adımlar atılacaktır. Bu 6B, 6C uydusu artık adı her ne olursa…
Yeni uydular yapmak istiyoruz
İsimlendirmeyi ne göre yapıyoruz? Türksat’ın isimlendirme şekli böyle. İntelsat böyle yapmıyor. Bu bir pazarlama tekniği. Bu rakamlar size platformu gösteriyor. 1, 2 mesela 3A. Bu uydudan bir tane üretildiği için orada kalmış o. Bir tane daha üretmiş olsaydık, 3B olacaktı. Mesela 5A, 5B Airbus’ın platformu. 3 tane üretseydi 5C olacaktı. 6A bize ait bir platform ve gelecekte 6B gelecek. Onu biz talep ediyoruz. Biz yapalım istiyoruz. Şu an için dillendiriyoruz, ama Türksat frekans planında ya da planlamalarında farklı planlar olduğunu da duyuyoruz. Fakat biz yapmak istiyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza da, Ulaştırma Bakanımıza da söyledik. Bir sonraki uydulara talibiz. İnsan kaynağını tutmanın bir yolu da bu uydu projelerinin devam etmesidir. TUSAŞ olarak böyle bir kabiliyetimiz var.
Yakında SAR uydusu açıklanacak
Uydular böyle birkaç yüz kişiyle yapılmıyor. Belki bin kişiyle, bin 500 kişiyle yapılıyor. Biz 6A’yı 600 kişiyle falan yapmışız. Yani cidden bir emek var, çaba var, bir fedakarlık var. Şimdi yeni SAR uydusuna başladık. Bu uydu bir radar uydusu. Bunu da gene bir konsorsiyum şeklinde yaptık. Çünkü daha önce 6A da bir konsorsiyum denendi. Biz iletişimimizi açık tuttuğumuz müddetçe bu işler gidiyor. ASELSAN da bizim şirketimiz, TUSAŞ da. Rakip firma olarak bakmıyorum. Hepsi bizim, TÜBİTAK Uzay da… Bu şekilde bakarsanız problemler çözülüyor. Çünkü bazen şirket içinde bile rekabetler olabiliyor. Biz kim için çalışıyoruz? Bu memleket için, Türkiye için çalışıyoruz. Bugün ben buradayım. Yarın bana derler hadi şuraya geçiyorsun, oraya geçeriz. Yeter ki mühendislerimizi kullanacak yerler olsun. Bir imkan açılsın. SAR uydusunda ana yüklenici TUSAŞ. Üçlü konsorsiyum var. TUSAŞ, ASELSAN ve TÜBİTAK Uzay. Uzun soluklu bir proje. Başaracağımıza inanıyorum.
Uzay ekonomisi 1 trilyon dolar olacak
Uzay ekonomisinin 2030’larda 1 trilyon dolara ulaşacağı söyleniyor. Bu daha da yükselebilir çünkü büyüme hiç azalmadı. Networkleri üçe ayırıyorlar. Birincisi, yer networkleri. Bunlar toprak altı da olabilir toprak üstü de olabilir. Karasal yayın da deniyor. İkicisi, hava platformları. Bunlar İHA’lar, yüksek irtifa balonlar vs. Üçüncüsü: Uzay. Bunları üçlü olarak düşünüyorlar ve hepsi önemli. Bizim de hepsinde var olmamız gerekiyor. Birini es geçme gibi bir lüksümüz yok. Dünya buraya doğru gidiyor. Bizde de benzeri gelişmelerin olması lazım. İHA’larla ilgili çalışmamız ve ürünlerimiz var, ama Balonlarla ilgili durum nedir, bilmiyorum. Ama uydular vazgeçilmez bir şey. Çünkü hava sahasından geçmiyor.
Amerika, Çin, Rusya bizim her şeyimizi görüyorlar
Amerika’nın 3 bin 500 küsur tane uydusu var. Çin’in 600 küsur. Rusya’nın 300 civarı. Gerçi bildirilen var, bildirilmeyen var. O sayıları tespit etmek de zor. Bizim her şeyimizi görüyorlar. Tarımla ilgili, suyla ilgili her şeyimizi biliyorlar. Bizim da çok daha fazla uydu yapmamız lazım. Mesela Tarım Bakanlığı’na çok büyük girdisi olacak. Çünkü siz kredi dağıtıyorsunuz kimin ne ektiğini bilmeniz gerekiyor. Hiperspektral uydu gündemimizde yok. Buyurun yapalım. Meteoroloji için EUMETSAT’a yanılmıyorsam yıllık 27 milyon euro civarında ödeme yapıyoruz. Buyurun hava durumu uydusu yapalım. GPS uydusu gündemimizde. Kısaca BKZS diyoruz. Bölgesel Konumlama ve Zamanlama Sistemi. Bunun bize ait olması gerekir. Çünkü GPS hizmeti aldığınız yer hizmeti kapattığı an bittiniz demektir. Sivil uygulamalarda bir şey olmaz belki, ama BKZS olmaz ise zor durumlarda sıkıntı yaşanır. Bombanızın 10 metre altındaki hedefini şaşırmaması lazım. Yoksa dağı taşı bombalarsınız.
Uyduda hava sahası ihlali yok
Uydunun en güzel tarafı hava sahası diye bir şey yok. Her ülkeden istediğiniz görüntüyü alıyorsunuz. Bazen Gazze’den çektiğimiz görüntüler var. Hangi mahalleyi, nereyi bombalamışlar görüyoruz. Hava sahasına takılmıyoruz. Bir ara Göktürk 1’de böyle bir şey yaşandı. Göktürk 1’i biliyorsunuz Fransızlar yaptı. Kamerayı vermek istemedi. İsrail sorun çıkardı. Size ait uydunuzu dışarıya yaptırırsanız, arka planında neler olduğunu tahmin edemeyebilirsiniz. Bunun bir örneği Azerbaycan’ın Karabağ savaşında yaşandı. Başkasının kontrolünde olduğu için uyduyu kapattılar.
Sırada uydu fırlatma var
Fırlatmayla ilgili proje var. Farnborough Airshow’da uzay pavilyonunu gezdim. Enteresan fikirler de var. Yapay zeka konusunu uyduda yapmak istiyorlar. Yani görüntüyü çekeyim, işleyeyim sonra göndereyim şeklinde. Uzayda yüksek hızlarda işlemci bulunduramıyorsunuz, radyasyondan dolayı. Ama bunu başarabilirlerse, Çinli firma çok büyük bir iş yapmış olacak. Böylece işlediği görüntüyü gönderecek. Normalde biz görüntü şeklinde indiriyoruz ve aşağıda işliyoruz. Bu ise uydu üzerinde yapmayı planlıyor. Radyasyon ortamı, soğuk ortam, uzay ortamında bunu yapmak zor bir şey. Bunu başarabilirlerse önemli bir şey. Bir firma uzayda çip üretmeyi düşünüyor. Kirliliğin az olduğu bir ortamı kullanmak istiyor. Ciddi oyun değiştirecek uzay projeleri üzerinde çalışıyorlar.
SpaceX oyunu değiştirdi
SpaceX, 9 motorun bulunduğu birinci fazı yere indirerek önemli bir gelişmeye imza attı. Birinci fazda 9 tane Merlin motor olduğu için Falcon 9 ismi verildi. Birinci faz en pahalı kısmı, ikinci faz o kadar pahalı değil. Ayrıca ikinci faz biraz daha küçük. Dolayısıyla birinci fazı 75-80 kilometreden geri getirip, 3 ayağı üzerine indirmesi çok önemli ekonomik avantajlar sağlıyor. Bizimkinde 15’nci defa kullandılar. 20’ye kadar kullanılabiliyorFırlatma fiyatlarını indirerek oyun değiştirici oldu. Şu anda sektör yüzde 85 bunlara ait. Bu tarz projeler uyduda da uzayda da oyun değiştiriyor.
Projeler devlet mevzuatlarına takılıyor
Biz şu an başkalarının yaptığı uyduları yapmaya çalışıyoruz. Henüz inovasyon yapma lüksümüz yok. Onun için bütçeler, insan kaynağı gerekiyor. İyi bir organizasyon bu işi hızlandırır. Desteklenmiş bir Uzay A.Ş. bu işi hızlandırır. BAYKAR’ı düşünün. Özel bir firma olarak çıktılar, ama sektörü domine ettiler. Böyle bir yapı gerekiyor. Aksi halde kurumların mevzuatına takılıp, bekliyoruz. Şunun izni olacak, bunun izni olacak yöntemleriyle bu işler olmuyor. Netice itibariyle bu iş kamu mantığıyla olmaz. Yarı kamu olmasına rağmen TUSAŞ’ta bile zorlanıyoruz. Bizim de işlerin ruhuna göre yapılanmamız gerekiyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.