Türk Hava Yolları ve Do&Co, anlaşmalarını 15 yıl daha uzatma kararı aldılar. Habertürk yazarı Güntay Şimşek, bu birlikteliği ve Turkish Do&Co’nun hedeflerini değerlendirdi…
İstanbul’dan Seul’e gece uçuşuyla geldim. Dolayısıyla yemek faslını uçağa binmeden önce halletim. THY business Lounge’nda mantı, pide tadımı yaptım ve musakka gibi tencere yemeklerini test ettim. Süperdiler.
Asıl merakım gece 1 sularında kimlerin, neleri tercih ettiğini gözlemlemek, yolcu profiline bakmaktı. Görevli personel özellikle Çinli yolcu yoğunluğunu dikkat çekerek, pideyi, mantıyı artık öğrendiklerini, Ege mutfağını deneyip hayran kaldıklarını, tencere yemeklerinden musakka, kuru fasulyeye ise talebin çok olduğunu söyledi. Benzer durum duty free mağazaları içinde geçerli. Çinli yolcu ihya ediyor. Dileyim istikrarlı olsun.
Sadece Çinliler değil tabi. Dünyanın dört bir yanından gelen tüm yolcular istisnasız Türk çay çeşitlerinin, Türk kahvesinin sunulduğu bölümü deneyimliyorlarmış. Türk mutfağından sunulan her çeşidi önce test edip, sonra afiyetle yiyorlarmış. Anlayacağınız Türk mutfağı, Turkish Do&Co girişimiyle globalleşiyor. Dünya arenasına çıkıyor. Tadları bilinir hale geliyor.
Türk Hava Yolları ile Atilla Doğudan’ın Viyana merkezli Do&Co’sunun aynı çatı altında 15 yıl daha beraber yola devam etme kararı da çok iyi oldu. İstanbul Havalimanı’nda THY’nin Do&Co yerine Singapurlu ikram şirketi SATS ile anlaşacağı haberine ilk tepki veren, eleştiren birisi olarak bu anlaşmaya Türkiye adına sevindim. Sadece THY’ye değil ülkemize çok katkısı olacağına inanıyorum.
Turkish Do&Co’nun İstanbul Havalimanı’ndaki konseptini New York, Londra, Paris, Frankfurt, Tokyo, Dubai, Doha, Hong Kong gibi şehir merkezlerinde, malzemeleri Türkiye’den giden bir zincire dönüştüğünü düşünün…
Bence Turkish Do&Co, havadan yere inerek, Türkiye algısını da yukarı çeken süper bir global Türk mutfağı markası olabilir.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.