Türkiye’nin ve Türk turizminin geleceğini Alman, Fransız ve Rusların nasıl gördüğüne dair somut bir hadise yaşadık. Geçten hafta döviz dalgalanmalarının yaşandığı, Merkez Bankası’nın da piyasaya müdahale ederek dolar sattığı bir günde son yılların en önemli ihalesi gerçekleşti. Antalya Havalimanı ihalesinde tahminlerin üstünde Euro teklifleri yarıştı. TAV-Fraport ortaklığı, 7 milyar 250 milyon Euro teklifle ihaleyi kazandı. Üstelik devlet garantisi yok, Hazine Borç Üstlenim anlaşması söz konusu olmayan ve yolcu garantisi de bulunmayan bir ihalede böyle bir netice ortaya çıktı.
Ayrıca bu rakamın yüzde 25’i de sözleşme imzalanır imzalanmaz peşin ödenecek. İşletmesine 5 yıl sonra başlayacağı meydandan gelir elde etmeden 1 milyar 800 milyon Euro ödeyecek gurupların mali yapısı, finansman gücü bu yarışın önemli kriteri oldu. Teknik şart olarak benzer büyüklükte bir havalimanını belli bir süre işletme şartı ile birlikte mali yeterlilik kriteri bu büyüklükte finansmanı sağlayacak ortaklıkları hedeflemiş olması nedeniyle sadece 2 konsorsiyum ihaleye katılabildi. Ayrıca teminat bedelinin de 40 milyon Euro olduğu notunu da düşmek gerekir. Fakat beklenti dosya alan 3 iddialı grubun ihalede yarışması yönündeydi;
- TAV – Fraport
- Limak Holding – Fransız Vinci
- Rus Vnukovo Airport – İntekar Yapı
Sadece iki gurup ihaleye katılırken, Limak-Vinci ortaklığının finansman meselesini çözemediği için ihaleye girmediği belirtildi. Böylece bir tarafta Alman-Fransız ortaklığı ile diğer tarafta lokomotifi Rusların olduğu konsorsiyum ihalede kıyasıya yarıştı. Bu ihaleye hazırlık yapılırken tavan rakamı 6 milyar 500 milyon Euro olarak belirleyen gruplar, yarışta şartları zorlayıp Antalya’nın ve Türkiye’nin geleceğine güvenerek rakamı artırdılar.
İhalenin 5 yıl erken yapılmasının sebebi ise Antalya Havalimanı’nın acilen halledilmesi gereken işlerinin olması. Bu ihtiyaçlar sebebiyle ihalenin bir yıl önce yapılması planlandı, ama ertelendi. Keşke bir yıl önce yapılmış olsaydı salgın sürecinde turizm hareketliliğinin az olduğu bir dönem değerlendirilmiş olurdu. Şayet salgın yaşanmamış olsaydı, Antalya Havalimanı’nda ciddi bir kapasite sorunu ve dağınık yapı sebebiyle işletme problemleri ortaya çıkacaktı. Dolayısıyla gecikmenin neticelerini COVID-19 kapatmış oldu.
İhaleyi kazanan TAV-Fraport Grubu’nun en önemli gelir kalemlerinden birisi yolcu hizmet bedeli olacağından küçük bir detay verelim. Yeni imtiyaz döneminde yani 1 Ocak 2027- Aralık 2051 tarihleri arasında yolcu başına hizmet bedeli dış hat giden yolcu başına 17 Euro (şu an 15 Euro) ve iç hat giden yolcu başına 3 Euro (değişmedi) olacak. Transit yolcu da 3 Euro olacak. Eğer işletme süresi boyunca bu yolcu hizmet bedellerinde bir artış olursa, fazla olan kısmı DHMİ tahsil edecek.
Netice itibariyle DHMİ böyle bir ortamda, hiçbir garanti olmadan rekor bir rakamla Antalya Havalimanı’nın kiralama ihalesini gerçekleştirdi. Böylece Antalya Havalimanı’nın 30 yıllık geleceği, işletmecisi, yol haritası belli oldu. Bu gelişme Antalya bölgesinde turizmle ilgilenen her kesimi mutlu edecektir. Havalimanı işletmecileri de artık uzun soluklu iş geliştirme ve pazarlama faaliyetlerine rahatlıkla soyunabilirler…
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.