“… Bu yıl içinde denizaltı gemilerini memleketimizde yapmaya başladık. Hava kuvvetlerimiz için yapılmış olan üç yıllık program, büyük milletimizin yakın ve şuurlu alakasıyla, şimdiden başarılmış sayılabilir. Bundan sonrası için, bütün tayyarelerimizin ve motörlerinin memleketimizde yapılması ve harp hava sanayiimizin de bu esasa göre inkişaf ettirilmesi iktiza eder. Hava kuvvetlerinin aldığı ehemmiyeti göz önünde tutarak, bu mesaiyi plânlaştırmak ve bu mevzuu lâyık olduğu ehemmiyetle milletin nazarında canlı tutmak lâzımdır…”
(Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1937’de TBMM’nin Beşinci Dönem Üçüncü Toplanma Yılını açarken yaptığı konuşma).
Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra çok ciddi gelişim sağlayan uçak tasarım ve üretim faaliyetlerinin en önemlilerinden birisi ve maalesef çok kısa ömre sahip olan Türk Hava Kurumu (THK) Etimesgut Uçak Fabrikasıdır. THK Etimesgut Uçak Fabrikası, 1939 yılında kurulmuş ve 1941 yılında faaliyete başlamıştır. Sonrasında 1950 yılında kapatılmıştır. THK Etimesgut Uçak Fabrikası, zamanın ölçülerine göre Avrupa’daki benzerleri ayarında bir fabrikaydı. Ne ilginçtir ki başlayan her faaliyet bir sebep bahane edilerek tek tek kapatılmıştır. Vecihi Hürkuş’un uçak tasarım ve üretim çalışmaları, Nuri Demirağ’ın uçak fabrikası, TOMTAŞ, Kayseri Uçak Fabrikası, Gazi Motor Fabrikası gibi örneklerin hepsinin art arda kapanması tesadüf olamaz, herhalde birileri bizim uçak üretmemizi istemedi. İç ve dış iş birlikçileriyle de ne yazık ki bunu başardılar. Aklıma hep şu soru geliyor, bugün bu faaliyetler devam etseydi Türkiye’nin de AIRBUS ve BOEING ayarında bir havacılık şirketi olur muydu? Neden olmasın? Düşünün ki THK Etimesgut Uçak Fabrikasında 1945 yılında 957 kişi çalışıyordu. Acaba bugün sayı ve kapasite nasıl olurdu?
Fabrikaya kısaca bir göz atacak olursak, 1939-1940 yıllarında inşaatı tamamlanan fabrika 14.000 m2 alana sahipti. Toplamda 8 milyon TL değerle kurulmuştur. 1941 yılında 113 mühendis, 221 teknisyen ve işçi ile çalışıyordu. Bu fabrikadaki projeleri özetlersek; THK-1, THK-3, THK-4, THK-6, THK-7, THK8, THK-9 ve THK-13 planör; THK-2, THK-5, THK-10, THK-11, THK-12, THK-14, THK-15 uçak olarak imal edilmişti. “Mehmetçik” adı verilen THK-16 jet eğitim uçağı projesi ise üretilemeden proje olarak kalmıştır.
Bu uçaklardan THK-15 “Uğur” eğitim uçağına ayrı bir sayfa açmak gerekiyor. THK-15 Uğur iki kişilik, metal gövdeli ilk eğitim uçağıdır. Bu uçaktan diğer modellere göre çok fazla üretilmiştir. Ayrıca, fabrika Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK)’na devredildikten sonra da MKEK-4 kodu ile üretilmiştir. THK-15, oldukça iyi bir eğitim uçağı olup yakın zamanlara kadar da hava kuvvetlerimizde kullanılmıştır. Uğur uçakları için alınan 100 adet siparişten 60 adedi teslim edilmiş ve 1956 yılında üretimi tamamen durdurulmuştur. THK Etimesgut Uçak Fabrikasında üretilen uçaklara yurt dışından da talepler gelmiştir. THK-5 uçağı, Danimarka’ya ihraç edilmiştir. Çok ilginçtir ki Danimarka ve İsveç bu uçaklardan daha fazla istemiş ancak yeni bir satış gerçekleştirilmemiştir. Bu kapsamda Türk Hava Kurumunun 28 Haziran 1944 tarihinde Başbakan Şükrü Saracoğlu’na gönderdiği yazıdan THK Etimesgut Uçak Fabrikasında üretilen eğitim uçaklarından Yakın Doğu Fransız Hava Kuvvetleri için de 100 adet talep edildiği anlaşılmaktadır. Fakat neden bu talepler yerine getirilemez bilinmez. Acaba bilinçli olarak mı üretilmedi tam net bilmiyoruz fakat şüphemiz yersiz değil. Bir sabotaj olduğu kesin gibi.
Bu önemli fabrikanın kurulmasıyla beraber kendi mühendisimizi yetiştirebilmek için İstanbul Teknik Üniversitesinde bir tayyare bölümü kurulmuştur. Jerzy Wędrychowski tarafından THK’ye yazılan 14 Mayıs 1941 tarihli yazı ile İTÜ Makina Fakültesine bağlı olarak bir havacılık bölümü açılması teklif edilerek Polonyalı uzmanların bu konuda katkı sağlayabileceği bildirilmiş, THK de 5 Haziran 1941 tarih ve 1010/12058 sayılı yazı ile konuyu Başbakanlığa arz etmiştir. İTÜ Uçak Mühendisliği Bölümü, 1941 yılında Makina Fakültesi bünyesinde uçak mühendisi yetiştiren bir dal olarak kurulmuş ve daha sonra 1944 yılında Makine Fakültesinin bir bölümü haline getirilmiştir. Düşünün hem uçak fabrikası hem uçak motor fabrikası hem de bu fabrikalarda çalışacak insan kaynağı, uçakların test edilebilmesi için rüzgâr tüneli hepsi birden beraber projelendiriliyor. Bundan daha güzel bir proje kurgusu nasıl olabilir? Tam bir ekosistem oluşturulmaya çalışılmıştır. Gelecek şekillendirilmiş ama maalesef devamı gelmemiştir.
Projelerin durdurulması ve fabrikaların kapatılmasında Amerikan Marshall Planı’nın da etkisi çok büyüktür. Marshall Planı, 1948-1952 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin 16 Avrupa ülkesine yaptığı yardımları içermektedir. Özellikle ülkemizdeki teknolojik atılımlara ve gelişmelere çok büyük zararı olmuştur. Madem Amerika bize bedava veriyor biz neden yapalım, ülkemiz zaten fakir, harcayacak paramız yok gibi argümanlarla da destek bulmuştur. O yıllarda Türkiye hakkında Amerikan Hükûmeti danışmanı olan, petrol yöneticisi olarak çalışan Amerikalı Max Weston Thornburg meşhur bir rapor hazırlamıştır. Bu rapor çok büyük tartışmalara yol açmıştır. Thornburg raporunda, Türkiye Marshall Yardımından yararlanacaksa kalkınmasında Amerikan görüşleri kabul etmesi ve Amerika’nın çizeceği ekonomi politikasını izlemesi gerektiğini açıkça ifade etmiştir. Raporda ayrıca,
“Türkiye, basit tarım araçları imali ile yetinmeli, bunların bile bir kısmı montajdan öteye gitmemelidir.”
denilmektedir. Bu ifadeler Amerika’nın Türkiye’yi nasıl görmek istediğini çok açık ve net olarak ortaya koymaktadır.
Ne hazindir ki 1949 yılında dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Zeki Doğan’ın şu sözleri çok manidardır.
“Amerikan yardımından bedava uçak almak dururken uçak fabrikanıza sipariş verirsem yarın bu millet beni asar.”
Sonuç olarak Türkiye; savaş yıllarının o zor şartlarında, uçak sanayii gibi büyük bir altyapı gerektiren konuda ciddi adımlar atmasını bilmiş, bu kapsamda THK Etimesgut Uçak Fabrikasını kurmuştur. Fakat diğer önemli fabrikalar gibi bu fabrika da akamete uğramıştır. İşte bu kapanışlarda kendi insanımızın, dış güçlerin ve onların ülke içindeki uzantılarının da büyük etkisi olmuştur. Bize düşen bundan sonra geçmişten ders almak, faaliyetlerimizi yarıda bırakamamaktır. Başlayan güzel çalışmalar devam etmeli, yabancılara gösterilen kolaylıkların daha fazlası kendi insanımıza gösterilmelidir. Çok basit bahanelerle stratejik projeler durdurulmamalıdır. Ülkemizin önü açıktır. Önemli olan durmadan çalışmak, dış baskı ve güçlere boyun eğmeden, yılmadan mücadele etmektir. Mutlaka ve mutlaka başarı gelecektir. Yokluk yıllarında yaptığımız başarıyı tekrarlamak ve çok daha iyisini yapmak bizim elimizdedir. Durmadan yola devam etmek elzemdir.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.