Üretmek, çok geniş bir anlam ifade etmektedir. Tarım, hayvancılık, teknoloji, enerji, bilim, fikir, yazılı eserler, sinema, tiyatro, spor vb. her alanda üretmek mümkündür. Üretmek kelimesini çoğalmak anlamında da kullanabiliriz. Elimizdeki imkanları çoğaltmak şeklinde de ifade edebilir. Öte yandan üretmek, zenginlik olarak da algılanabilir. Son yıllarda toplumlarda en çok konuşulan konular arasındadır. Hemen hemen her tartışmada her ekonomik krizde ve yaşam standartları tartışılırken hep üretmek gündeme gelir, üretmenin önemi ve faydaları dile getirilir. Üreten toplumların hem refah seviyesinin iyi olacağı hem de krizlerden daha az etkileneceği vurgulanır.
Günümüzde üretim toplumlarının yerini tüketim toplumları almakta ve bu durum da dünyanın geleceği açısından ciddi riskler oluşturmaktadır. Ülkemizde son yıllarda tüketim toplumuna dönüşümümüz çok net olarak görülmektedir. Örnek vermek gerekirse neredeyse köylerde hayvan veya hayvansal gıdalar bulmak mümkün değildir. Köylüler bile yumurtasını marketten temin etmektedir. Tabi geçmişimize baktığımızda eskiden köylerde her evde en az 2 inek çıkar birçok ailenin koyun sürüleri olurdu. Köylerin çok ciddi sığır potansiyelleri vardı. Birçok evde arıcılık yapılırdı. En azından, o yıllarda süt ve süt ürünlerinde hiçbir sıkıntı yoktu. Et konusunda da bolluk yaşanırdı. Bu güzel durum maalesef günümüzde değişime uğradı ve neredeyse hayvansal gıdaların çoğu ithal edilmeye başlandı. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen ne yeterli balık üretimi ne de balık tüketimi yapılabilmektedir. Bu durum tersine dönmelidir. Tarım ve hayvancılık alanında yapılan bütün ithalatlar sınırlandırılmalıdır, hatta yasaklanmalıdır. Bu tür ihtiyaçlar her durumda ülke içinden üretilmelidir. Böylece her şartta ülkemiz, kriz durumunda dahi ekonomi nasıl olursa olsun gıda konusunda sıkıntı çekmez. Bunun için bütün şartlar mevcuttur. Şehirden köylere göç teşvik edilmeli, üretime yönlendirme çok ciddi destekler verilerek yapılmalıdır. Örnek projeler gerçekleştirilmelidir. Aksi taktirde köyler hızla boşalmakta ve tüketici bir toplum olma eğilimimiz her geçen gün artmaktadır. Tabi bu üretimlerin çok farklı faydası olacaktır ki bunlardan en önemlisi de doğal ürünler; sağlık giderlerini azaltacak, sağlıklı ve güçlü bir toplum olma yönünde faydalar sağlayacaktır. Bunun yolu köylerimizin tekrar eski kimliğine kavuşmasıdır. Araziler tekrar eskisi gibi ekilip dikilmelidir. Bilindiği üzere, geçmişte aileler neredeyse kendi ürettikleri sebze ve meyvelerle rahatlıkla geçiniyor ve hatta satışından da para kazanıyorlardı. Kendi kendine yeterli olmak kendi yağıyla kavrulmak mümkündü. Sebze, meyve ve hayvansal gıdaların hepsi organikti. Minimum miktarda kimyasal maddeler kullanılırdı veya hiç kullanılmazdı. Her şey doğal ve güzeldi. Günümüzde bu güzelliklerden çok fazla eser kalmadı. Ayrıca o yıllarda hiç kimsenin dolar ve avro konuştuğunu hiç hatırlamıyorum.
Üretmek, sadece tarım ve hayvancılıkla sınırlı değildir. Hayatımızın her alanında yer alır. Bütün alanlarda üretim önemlidir. Üretmek; mutluluk getirir, toplumu güçlü kılar, sosyal sorumluluğu artırır ve bünyeyi güçlendirir, moral ve motivasyonu yükseltir, kişiyi değerli kılar. Kişi, kendisinin fayda sağladığını görerek mutlu olur. Toplumun bir parçası olduğunu gerçek manada hisseder. Bu yüzden üretmek birçok sosyal problemin doğal ilacıdır. İnsan faydalı olduğunu gördükçe mutlu olur, huzurlu olur, başarısı artar ve hayatı anlam kazanır.
Daha önce belirttiğimiz üzere her alanda üretim gereklidir. Örneğin sağlık alanında üretmeye biraz dikkat çekelim. Sağlık alanında yurtdışı bağımlılığımız çok yüksektir. Bütçemizdeki önemli bir miktar buraya harcanmaktadır. Bu durum ülke ekonomisi açısından risklidir. Bunun düzeltilmesi gereklidir. Aksi taktirde paramızın büyük bir çoğunluğu buralara harcanacak olup cari açık sürekli artacaktır. Sağlık ürünlerinin ve cihazlarının ülke içerisinde üretilmesi ve hatta ihraç edilmesi çok önemlidir. Bu yüzden sağlık alanında yurtdışına bağımlılığın azaltılması için projelerin geliştirilmesi gerekmektedir. Sağlık sektöründe yerlileştirmeyi sağlayacak bir yapı oluşturulmalıdır. Bu tür çalışmalar, cari açıkta önemli miktarda azalmaya katkı sağlayacak, ülkenin gelişimini hızlandıracaktır. Çünkü bu alandaki harcamalar ülke içinde kalacak ihtiyaç duyulan diğer alanlarda kullanılacaktır. Ülkemizde sağlık için harcanan para miktarı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 24,3 artarak 201 milyar 31 milyon liradan 249 milyar 932 milyon liraya yükselmiştir. Bu miktar çok yüksektir. Bu para nereye gidiyor, ülke içine mi dışına mı, değerlendirmesini yapsak üretimin önemini hemen anlarız. Üretmek birçok problemin doğrudan çözüm yöntemidir.
Teknolojik üretim, bizim gibi doğal sınırlı kaynaklara sahip ülkelerin en önemli ekonomik gelişim aracıdır. Ülkenin sağlıklı büyümesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından olmazsa olmazlardandır. Mesela, oldukça sınırlı kaynaklara sahip Japonya güçlü teknolojik üretim altyapısıyla dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasına girmiştir. Yani, doğal kaynağı olmayan ülkeler de güçlü ekonomilere sahip olabilirler. Üretmek, ürettiğini kullanmak, fazlasını ihraç etmek ülkenin hedefi olmalıdır. Çalışmalar hep bu doğrultuda yapılmalıdır. Teknolojik güç ile ülkeler saygınlık kazanırlar, gelirlerini çok ciddi miktarda artırırlar. Teknoloji hem fikirsel hem de uygulama alanında yaygın olarak kullanılabilir. Fikirsel anlamda çok büyük gelirler sağlanmaktadır. Ticari faaliyetleri sanal ortamda yapabilen organizasyonlar, sosyal medya siteleri bunlara örnek olarak verilebilir. Bu alanlarda da çok ciddi miktarda kazançlar sağlanabilir. Amazon, Uber, Facebook, Instagram, Twitter, Yemeksepeti, Trendyol, Hepsiburada gibi şirketler bunlara örnek gösterilebilir. Yani güçlü bilgisayar altyapısı, yetkin insan gücüyle daha nice ve farklı üretken fikirlerin ortaya çıkması muhtemeldir.
Bilimsel anlamdaki üretim de çok önemlidir. Ülkemizin ortaya çıkan markaları, modelleri, patentleri, bilimsel makaleleri teknolojik gücümüzü arttırır. Bilim adamlarımızın proje üretmesi, toplumun yararına önemli faydalar sağlayacak işler yapması gerekir. Bilimsel üretkenlik, toplumsal yarara dönüşmedikçe çok fazla anlam ifade etmez. Ülkemizin bilim insanının hem teknik hem sosyal anlamda üretmesi, dünya ile yarışması gerekir. Okuyan, anlayan, muhakeme eden, uygulayan bir toplum olma yolunda mücadele etmeliyiz. Bizim yerimize eserlerimiz konuşmalıdır. Dünya bizi eserlerimizle tanımalı ve değerlendirmelidir.
Fikirsel anlamda üretim daha çok önemlidir. Ülkedeki yazılan bütün eserler, tiyatrolar, sinemalar o ülkenin sosyal anlamda güçlenmesine katkı sağlar. Bu alan diğer bütün alanlarla ilişkilidir. Bu alanın güçlenmesi demek, diğer alanlarında güçlü olmasına katkı sağlar. Toplumsal birliktelik, fikir alışverişleri, yeni düşünceler geliştirmek, bir soruna çözüm bulmak için düşünce üretme çabası bu alandaki önemli faaliyetlerdir. Bir ülkenin yazar sayısının çok olması o toplumda okuma ve yazmaya değer verildiğini gösterir. Okumanın önemli olduğu, okuyana değer verilen bir toplumda bütün alanlarda gelişim hızlı olur. Bir ülkede tiyatro ve sinemaya giden insan sayısının fazla olması kültürel zenginliği gösterir. Toplumun sosyal birlikteliğini güçlendirir. Ülkenin kültür düzeyi, tartışma seviyesi, fikirsel olgunluğu, ülkedeki gelişmelere pozitif veya negatif etki eder. Sonuç olarak üreten bir toplum olabilmek için canla başla çalışmalıyız.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.