Türkiye savunma sanayii, son yıllarda büyük bir atılım içerisinde. Hava, kara ve deniz platformlarında yerlilik oranı her geçen gün artıyor. Bu atılımın belki de en kritik ve çarpıcı örneklerinden biri, TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş (TEI) tarafından geliştirilen yerli turbo fan motoru TF6000 (Turbo Fan, TF) oldu. Henüz test aşamalarını sürdüren bu motor, sahip olduğu teknolojik özelliklerin yanı sıra ülkemizin dışa bağımlılığını azaltma yolunda atılmış önemli bir adım ve stratejik bir kilometre taşı. TF6000 adı aslında bize motorun itki gücü hakkında da ipucu veriyor. 6000 sayısı motorun itki gücünü pound cinsinden ifade etmektedir.
TF6000, Türkiye’nin ilk orta itki sınıfındaki yerli ve millî turbo fan motoru olma unvanına sahip. 6000 lbf (yaklaşık 2700 kgf) seviyesinde itki üretebilen bu motor, özellikle insansız hava araçları (İHA) ve eğitim/jet uçağı gibi çeşitli platformlar için büyük bir potansiyel taşıyor. Motor tasarımı TEI mühendisleri tarafından gerçekleştirilmiş durumda. Bu büyük bir başarı, Türk mühendislerinin motor tasarlama noktasında geldiği seviyeyi göstermesi bakımından da önemli bir işaret.
Ancak TF6000’i yalnızca teknik bir gelişme olarak görmek doğru olmaz. Bu motor, Türkiye’nin motor teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltma çabasının en somut örneklerinden biridir. Bilindiği gibi, savunma sanayiinde en zorlayıcı alanlardan biri motor teknolojileridir. Çünkü motorlar; yüksek sıcaklık, basınç, dayanıklılık ve hassas üretim teknikleri gerektirir. Yıllardır Türkiye, platform üretse bile pek çok farklı alanda sıklıkla karşılaştığı gibi motor tedarikinde de dışa bağımlı kalmaktan dolayı çeşitli ambargolara veya kısıtlamalara maruz kalmıştır. TF6000 ise bu zincirin kırılması için atılan son derece önemli bir adımdır. Bu motor, tıpkı Hürkuş’un Hürjet’e, Hürjet’in de Milli Muharip Savaş Uçağımız KAAN’a giden yolda bir basamak oluşturması gibi, KAAN’a güç verecek yerli motorumuzun geliştirilmesinde de önemli bir temel oluşturacaktır.
Ayrıca bu motor, TEI’nin yalnızca üretim değil, aynı zamanda teknoloji geliştirme ve mühendislik kabiliyeti açısından geldiği noktayı göstermesi bakımından büyük anlam taşımaktadır. TF6000’in geliştirilmesi sürecinde Türkiye’nin sahip olduğu malzeme mühendisliği, aerodinamik tasarım, termal analiz gibi birçok alanda bilgi birikimi (know-how) derinleşmiştir. Şüphesiz bu bilgi birikimi, ilerleyen yıllarda daha güçlü motorların geliştirilmesinin önünü açacaktır. TEI’nin hedefinde, TF6000’in daha gelişmiş versiyonu olan art yakıcılı (Afterburner) TF10000 motoru da bulunuyor. Devamında ise TF35000.
Motor geliştirebilme ve üretebilme kabiliyetine sahip olan ülkelerin küresel ölçekte stratejik anlamda daha güçlü oldukları çok net olarak karşımıza çıkıyor. TF6000 gibi motorlara sahip olmanın sağladığı önemli katkılardan bir diğeri de stratejik bağımsızlık. Savunma sanayii özellikle son yıllarda uluslararası ilişkilerde büyük bir diplomatik kart olarak kullanılıyor. Eğer kendi hava aracınızın motorunu yapamıyorsanız, o aracı kullanma veya ihraç etme konularında da çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Kullanım ve ihracat konularında hakkınız başkalarının insafına bırakılabiliyor. Türkiye geçmişte bunun birçok örneğini yaşadı. TF6000 sayesinde, dış etkilere karşı dayanıklı bir savunma altyapısı inşa etmek artık mümkün. Bu motorlar, kritik anlarda devreye girerek stratejinizi güçlendiren gizli silahlarınız haline geliyor.
Motor geliştirme ve üretme teknolojisine sahip olma konusuna sadece savunma sanayii alanında stratejik bağımsızlık elde etme perspektifinden bakmak da çok doğru olmaz. Motor geliştirme ve üretme kabiliyetine sahip olmak, yüksek katma değerli bir alan olarak doğrudan ülke ekonomisine katkı sağlayan önemli bir kaynaktır. TF6000 motoru, özellikle ait olduğu güç sınıfında dünya çapında artan talebi karşılayabilecek niteliktedir ve bu özelliğiyle yüksek bir ihracat potansiyeli taşımaktadır. Bu motorun pazara sunulması, sadece yerli ihtiyaçların karşılanmasını değil, aynı zamanda önemli bir gelir kalemi oluşturacak şekilde dış pazarlara açılmayı da mümkün kılmaktadır. Uzun vadede, bu tür özgün motor projeleri savunma ve havacılık sanayisi içinde sürdürülebilir finansal kaynaklar oluşturmanın etkili yollarından biri olarak görülmelidir.
Sonuç olarak; TF6000 sadece bir motor değil, ülkemizin yerli mühendislikte geldiği düzeyi, stratejik hedeflerini ve bağımsızlık vizyonunu yansıtan önemli bir dönüm noktasıdır. Savunma sanayii açısından taşıdığı kritik rolün yanı sıra, yerli teknolojilerin gelişimini göstermesi bakımından da umut vericidir. Bu kapsamda, TEI’nin yürüttüğü çalışmalar ve elde ettiği başarılar, Türkiye’nin motor teknolojilerinde kendi kendine yetebilen bir ülke olma yolunda kararlılıkla ilerlediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu yıldız projenin gerçekleştirilmesinde katkısı olanları yürekten kutluyorum. Son söz; havada güçlüyseniz ülke savunmanız da güçlü demektir.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.