Türkiye’nin en önemli teknoloji projesi bu şekilde tartışılmamalı. Milli Muharip Uçak (MMU) KAAN, dünyadaki benzer projelerle aynı süreçleri yaşıyor. Dünyada 5’nci nesil savaş uçağı yapan ve motorunu geliştiren kaç tane ülke var? Hangi ülkeler ne tür sorunlar yaşadı ve yaşıyor, bunlara bakmadan eleştirmenin, Türk mühendislerinin motivasyonunu bozmanın ne âlemi var? En azından Çin’in savaş uçağı motoru geliştirirken yaşadıklarına bakılsa yeterli olur. Rusya’dan aldığı savaş uçakları ve motorları üzerinde uzun yıllar tersine mühendislik çalışmalarıyla ne kadar uğraştığı bilinse Türkiye’nin bu alanda attığı atılımların, teknolojik gelişmelerin kıymeti daha iyi anlaşılır. Daha önemlisi ülke olarak birçok önemli hava aracı projesini başarıya ulaştırarak KAAN’a doğru yolculuk yapıyoruz. Başarılı olmamızın önünde hiçbir engel de yok.
TUSAŞ’ın başarılı olduğu Hürjet, Hürkuş, Atak ve Gökbey helikopterleri, insansız hava araçları ANKA, Aksungur, ANKA III gibi başarıya ulaşmış önemli projeler, KAAN ulaşmamızı sağlayan dünyada bile heyecan uyandıran ciddi kilometre taşları. Bütün bunlara rağmen ortaya atılan iddialar, eleştiriler çok tuhaf. KAAN, 2024’te gerçekleştirdiği ilk uçuşla küresel savunma sanayiinde dikkatleri üzerine çekti ve merak uyandırdı. İşin içinde olanların olumlu değerlendirmelerini dikkate almadan ABD ile yaşanan motor meselesi üzerinden ve kolay yoldan eleştirmenin nasıl bir anlamı olabilir?
Şüphesiz KAAN’da motor en önemli bileşenlerden birisi, ama motor konusunda da Türkiye son yıllarda çok ciddi gelişmeler kaydetti. Tecrübeler edindi. ABD’den tedarik edilmek istenen motorların testler için KAAN’ın prototiplerinde kullanılması ve ilk üretim KAAN Blok 10’larda yer alması hedefleniyor. Sonrasında ise her türlü hakları bize ait olan TF 35000 model 5’nci nesil savaş uçağı motorunun 2030 sonrasında hizmete hazır olması için yoğun çaba sarf ediliyor. Hem KAAN hem de motoru için ülkemizde ciddi bir ekosistem oluşmuş durumda. Bütün bu çalışmaları görmeden; ABD dışında başka alternatif motor üreticileriyle olan ilişkileri bilmeden KAAN’ın geleceğini haksız şekilde eleştirmek haksızlık değil mi?
ABD’nin yıllardır kullandığı F-35 günümüzde bile tartışılıyor. Halen daha motor sorunlarıyla gündeme geliyor. F-35’in motoru olan Pratt & Whitney F135, son yıllarda titreşim (harmonik rezonans) ve soğutma yetersizliği gibi sorunlar yaşadığı için tartışmalara konu oldu. Üretim öncesi tanımlanan bazı teknik özelliklerine kavuşamadığı için de halen daha eleştiriliyor. Çünkü böylesine teknolojik bir ürün yapmak kolay değil.
KAAN, tanımlanan özellikleriyle hizmete girdiğinde, ülkemize ve müttefiklerimize havada çok önemli stratejik avantajlar sağlayacak. Bunu durum bilenler elbette Türkiye’yi oyalamayı, önüne engel çıkarmayı deneyecektir. Stealth (radar görünmezliği) teknolojisine sahip KAAN, mesela ASELSAN üretimi MURAD AESA radarı ile yerli sensör altyapısını kullanacak. Yine ASELSAN, TÜBİTAK BİLGEM ve TUSAŞ iş birliğiyle geliştirilen yerli yazılım altyapısına sahip olacak. Tüm bu ileri seviye çalışmalar KAAN projesiyle başladı ve başka alanlarda da kullanılmak üzere ülkemizin ufkunu açtı. KAAN kısa sürede motor sorunuyla karşılaşsa bile KAAN’a ulaşmak için atılan adımlar bile Türkiye’ye sınıf atlattıracak kıymette olduğunun bilinmesi gerekir.
ABD Senatosu, KAAN’da kullanılacak General Electric F110-GE-129 motorları için onay vermeyi çeşitli sebeplerle geciktiriyor. Fakat böyle bir motora ulaşabilmek için alternatif kanallar da söz konusu. Ukrayna ve İngiltere ile de görüşülüyor. Ancak asıl önemli olan ise ABD ve diğer müttefiklerin Türkiye’ye savunma sanayi ürünü vermekte yaşattığı sorunların mühendislerimizi ve savunma sanayinde görev alanları daha fazla motive etmesidir. Aslında en önemli kazanımda budur.
İsrail’le yaşadığımız insansız hava aracı (İHA) temin ve kullanmada yaşadığımız sorunları hatırlayanlar, şu an Baykar Teknoloji’nin dünya İHA pazarını nasıl etki altında tuttuğunu zaman ayırıp lütfen biraz analiz etsinler. Bu konu üzerinde azcık düşünsünler. Sonra da gölge edilmez ise iyi olur. Günümüzde Türkiye, artık yüksek teknoloji hava aracı üreten bir ülke konumunda. TUSAŞ ve Baykar’ı son bir yılda kimlerin ziyaret ettiğine bakılırsa, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Öte yandan Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün’ün de dikkat çektiği ve benim de çok yakında takip ettiğim üzere son 2 yılda hava aracı motoru konusunda ülkemiz çok ciddi mesafe kat etti. Gökbey helikopteri üzerinde yerli motorumuz çalıştırıldı. TUSAŞ’ın ANKA-III modeli için geliştirilen TF6000 turbofan motor da başarıyla test edildi. Baykar’ın KIZILELMA modeli için de TF10000 motoru geliştirme çalışmalarına büyük bir hızla devam ediyor. Bu çalışmalar aynı zamanda KAAN savaş uçağının da yol haritasını oluşturuyor.
KAAN daha uçmadan onun önemli görev elamanları olacak GÖKDOĞAN, BOZDOĞAN, SOM, HGK gibi yerli mühimmatları geliştirildi. Sadece mühimmata tarafı değil, görev bilgisayarları, kullanılacak nitelikli bileşenleri sebebiyle malzeme biliminde de çok önemli mesafeler kat edildi. Mesela görünmezlik özelliği kazandıracak boya konusunda dahi çok ciddi gelişmeler sağlandı.
Bir yandan Türkiye’nin F-35 programına geri dönüp dönemeyeceği konuşuluyor, ama son yılların en hayırlı işlerinden birisinin de F-35 programından çıkarılmış olmamız olduğu unutulmamalı. Aksi halde KAAN’a bu kadar odaklanamaz, değerini de bilemezdik. Çünkü KAAN sadece bir uçak değil Türkiye’nin savunma sanayisinde bağımsızlık hedefinin de önemli bir simgesidir. Milli bir tasarımdır. Her türlü fikri mülkiyet hakları bize aittir. Kritik bileşenlerini kendimiz yapana kadar da gerekli teçhizatın dışarıdan temin edilmesinde de hiçbir sıkıntı söz konusu değildir. Tasarım bize ait olduğu için istediğimiz şirketle, ülkeyle çalışabiliriz. Biz başarılı olduktan sonra kapımızı çalan, işbirliği yapmak isteyen de çok olacaktır. Hava savunma sistemi vermeyen ABD sayesinde ROKETSAN ve diğer şirketlerimizin yakaladığı başarı hikâyesi KAAN için de geçerli olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum.
Kısacası; siyasi mülahazalarla geleceğimizi şekillendirecek önemli projelerin çok basit söylemlerle eleştirilmesi, üstelik bilen, bilmeyen herkesin bu konu gündeme geldi diye iki kelam etmek için mantıksız eleştiriler yapması da doğru değil.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.