Havayolu kazaları genelde hatalar, ihmaller veya birbirini takip eden olumsuz hadiseler sonrası yaşanıyor. Tek bir sebebe bağlı hadiseler için uçaklarda birbirini yedekleyen sistemler ve krizin nasıl yönetilmesi gerektiğine dair detaylı planlar bulunuyor. Çarşamba günü Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pistten çıkan Pegasus Havayolları uçağı olayında da muhtemelen karşımıza hatalar zinciri çıkacaktır.
– Kazanın yaşanmasındaki faktörlerden biri olan hava şartları ve bu şartların sebep durum neden iyi yönetilemedi?
– Pilotların tecrübesi ve eğitimi bu krizi yönetmeye neden yetmedi?
– Kaza yaşanan pistin sonunda bulunan güvenlik alanı (RSA) ve sonrasındaki çukurun olayın büyümesine etkisi nedir?
Yaşanan kazada konular fazla dağıtılmadan bu 3 soruya cevap bulunması gerekiyor. Kazanın pilotların hatası sebebiyle gerçekleşmiş olması halinde, bu 3 sorunun detaylandırılması lazım. Konu sadece havayolunu ilgilendirmiyor. Pilotlara lisans veren otoriteden, eğitim veren uçuş okulları ve istihdam sağlayan havayoluna kadar uzanan tüm kurumları ilgilendiriyor.
Türkiye’de halen daha pilotların bir iş kanunu olmadığının da altını çizeyim. Sektörü düzenleyen kurumların bu tarz kazalarda ciddi payı olduğuna da vurgu yaparak Amerika olduğu gibi Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu (National Transportation Safety Board – NTSB) gibi bir üst yapıya da ihtiyaç olduğunu belirteyim. Çünkü havayollarına, pilotlara lisans veren kurumların da denetlenmesi gerekiyor.
Şimdi açıkladığım bilgiler ışığında aşağıdaki soruların cevaplarını arayalım.
– Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) kaptan pilot olunması için pilotun tamamlaması gereken “uçuş saatlerini” aşağı çekerek neden değiştirdi? Bu uçağın kaptanının bu tipteki ( uçak tipi ) tecrübesi ve ikinci pilotla birlikte toplam kokpit tecrübesinin bu kazadaki rolü nedir?
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.