Kurban Bayramı öncesi Hindistan’da yapılan Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği – IATA’nın 81’nci Yıllık Genel Kurulu ve Dünya Hava Taşımacılığı Zirvesi’ne katıldım. Gelişmeleri oradan yazmıştım. Yeni Delhi’de Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Kometise Başkanı Ahmet Bolat ve Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nane ile de görüştüm. Bolat’a 2025’in ilk çeyreğindeki negatif finansal tabloyu ve yılın genelinden nasıl bir netice beklediklerini sordum. Şu cevabı aldım:
“Bir THY biletiyle 560’a yakın şehre uçabiliyorsunuz. İstanbul Havalimanı’ndan ortalama 2,5 saat ile en hızlı bağlantı sağlayan havayoluyuz. Böylesine iyi bir uçuş ağına sahip, kabiliyeti olan şirket olarak THY’nin 2025’in ilk çeyreğindeki eksi durumunu zaten biliyorduk ve ona göre bütçeledik. Nisan ve Mayıs ayları ise iyi geldi. İlk çeyrek rakamlarını da böylece toparlamış olduk. Yılın geneline baktığımızda 2025’te geçen senenin kârlılık rakamlarını yakalamış olacağımızı söyleyebilirim. IATA’nın her yıl gündeme getirdiği, yolcu başına ortalama 7,2 dolarlık kâr dikkate alındığında bizim geçen yıl ki kârımız da yolcu başına 21 USD’ye tekabül ediyordu.”
THY, 2024’te yaklaşık 3 milyar dolar kâr sağlamıştı. Yönetim Kurulu Başkanı Bolat’ın ifadeleri çerçevesinde bu yılı değerlendirirsek aynı seviyelerde kâr beklentisi olduğunu anlıyoruz.
Ahmet Bolat, aynı zamanda AJet Yönetim Kurulu Başkanı olması sebebiyle birinci yılını dolduran AJet’in durumunu sordum. Şu değerlendirmeyi yaptı:
“AJet rotasına girdi. Birinci yılını tamamladı. Şu an 21 adet kendi uçağı var. 45-50 adet arasında uçak da THY’den kiraladı. Bu sene sonuna doğru kendi kiraladığı Boeing 737 Max’ler de gelmeye başlayacak. Gelecek yıl kendi işleteceği uçak sayısını ise 50’ye çıkaracağız. Toplam 40 adet de THY’den kiralayacağı uçaklarla birlikte yaklaşık 90 adet uçakla operasyon yapacak. Böylece gelecek yıl AJet’in yabancıdan kiralayacağı uçak kalmayacak. Organizasyon yapısında da bazı iyileştirmeler yaptık. Şu an 35 noktaya uçuyor.”
“Antep fıstığının tarihi zeytinde eskiymiş”
Ahmet Bolat ile sohbetimizde ilginç bir şey daha öğrendim. Antep fıstığının tarihinin zeytinden eski olduğunu söyledi. Kısa süre önce BBC’de programlar yapan Prof. Dr. Bettany Hughes ile biraya gelen Bolat, bu ilginç bilgiyi ondan öğrenmiş. Benimle paylaşınca şaşırdım. Profesör Hughes, Antep fıstığının 8 bin yıllık tarihi olduğunu söylemiş. Zeytinin tarihi ise 6 bin yıla dayanıyormuş. Asırlar önce yemeklerde Antep fıstığı kullanıldığını Hughes, Ahmet Bolat’a anlatmış. Ben de bu bilgiden hareketle yakında THY uçaklarında Antep fıstığının tarihi hikâyesiyle birlikte yer alabileceği tahmininde bulundum. Bunun üzerine Ahmet Bolat, uçaklarda yöresel lezzetlerimizin yer alacağına dikkat çekti. Yakında THY uçaklarında Türkiye’nin yöresel lezzetleri sunulacakmış. Et, balık, makarna ve vejetaryen menülerin yanına bir de yöresel Türk lezzeti eklenecekmiş. Güzel bir gelişme…
Kurban Bayramı’ndan bir hafta önce İstanbul’da, ülkemizin mutfağına, gastronomi kültürüne çok güzel katkı yapacak bir programa davetliydim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın da katıldığı törende, Milli Eğitim Bakanı (MEB) Yusuf Tekin, Türk mutfağını en iyi şekilde sunarak uluslararası alanda çok daha ileriye taşınması amacıyla gastronomi alanında eğitim verecek gastronomi liseleri açacaklarını söyledi. Zaten katıldığımız törende bu liselerin lansmanıydı ve Etiler Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirildi. Ben de 1984 Bursa Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi mezunu olduğum için bu davete zevkle ve merakla katıldım. Çünkü bizim zamanımızda iki otelcilik ve turizm lisesinden birisi Etiler’di.
İzmir’de meze, Konya’da ekmek, Erzurum’da et, Gaziantep’te baklava… MEB, 7 bölgede gastronomi liseleri kuracak. Bu liselerin çok önemli bir ihtiyaca cevap vereceğini aktaran Emine Erdoğan da öğrencilerin yemeğin hikâyesini de öğreneceklerini söyledi. Şayet bu liselere destek verecek şeflerle birlikte yöresel lezzetlerimiz bir taraftan da THY uçaklarında, hikâyeleriyle birlikte dünyaya tanıtılırsa süper olur. Böyle bir işbirliği yapılması için THY ve MEB yetkililerine buradan çağrıda bulunmuş olayım.
Uçak tesliminde sorun var!
Yeni Delhi’de, Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet T. Nane’ye de havayollarının genel sorunlarının neler olduğunu, IATA Yönetim Kurulu Üyesi olarak gündemlerinde hangi hususların bulunduğunu sordum. Nane şu bilgileri aktardı:
“Havayollarına uçak satan firmalar önümüzdeki 14 yılı dolduracak kadar, ‘17 bin adetlik uçak siparişimiz var’ diye övünüyorlar. Ancak geçen yıla baktığımızda bir önceki seneye göre uçak siparişlerinin tesliminde yüzde 26 oranında azalma var. Yani havayollarına yüz uçak yerine 74 tane uçak teslim edebilmişler. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Mesela önümüzdeki ay teslim almamız gereken uçağın bir sonraki aya kaldığını söyleyebiliyorlar. Hâlbuki bizler programlarımızı, bilet satışlarımızı bu uçakların filoyu giriş tarihlerine göre yapıyoruz. Gecikmelerden kaynaklanan sorunlar sebebiyle bizi misafirlerine karşı zor duruma düşürüyorlar.
Motor sorunu çözülmüş değil…
Diğer bir konu ise uçak motoru üreticileri. Dar gövdeli uçaklar için iki büyük üretici var. Bunlarda da motorlarda yaşanan epidemik sıkıntılar söz konusu. Birinde yüzde 30, diğerinde yüzde 4’ten 6’ya giden yörüngede motorların değişmesine sebep olan sıkıntılar yaşıyoruz. Çok sayıda motor değişmesi gerektiğinden motor tamir merkezlerinde, atölyelerde 270 gün yani 9 aya varan beklemelere oluyor. Bugün verdiğimiz motoru, ancak 9 ay sonra tamir edip, teslim edebiliyorlar. Bu tamirlerde geçici tamir oluyor. Çünkü sorun epidemik olduğundan asıl probleme henüz çözüm bulabilmiş değiller.
Trump’ın tarife savaşından etkileniyoruz
Havacılıkta geçen yıl 5 milyara yakın yolcu taşıdık. Yolcu başına ettiğimiz kar 7,2 dolar. COVİD-19 sonrası havacılıkta artan maliyetler ve Trump’ın “Tarife savaşları” ile gelen artacak maliyetlerin hepsi bizim karımıza yansıyor. Havacılık sektörü, havayolları maalesef kendi elinde olmayan sorunlardan dolayı ciddi bir sıkıntı içinde. Misafirlerle birebir yüz yüze biz olduğumuz için bizi sorumlu görüyorlar. Uçak geç geliyor, motor teslim edilmiyor, yeteri kadar çevresel yakıt üretilmiyor, devletler teşvik vermiyor, hepsinden bizi sorumlu görüyorlar. Bedelini de hep biz, havayolları ödüyor. Bir havayolunun en son isteyeceği şey, uçağını geç kaldırıp, misafirini üzmektir. Uçağı geç kaldırdığınız vakit, eğer o uçak kısa mesafe uçuyorsa, günde 5 veya 6 defa sefer yapıyor. Böylece o günkü bütün uçuşlarınız gecikiyor. Misafirlerimiz bu gecikmelerden dolayı üzülünce bize karşı olarak cephe almış olabiliyor. Ama bunların asıl sorumlusu havayolları değil…”
YAZININ TAMAMIINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.