Sevgili Apollon hadi git şimdi,
Al götür Sarpedon’u kargı yağmurunun altından,
Sil gövdesinden kara kanı,
Götür uzaklara, ırmağın sularında onu yıka.
Tanrı merhemi sür gövdesine, tanrısal rubalar giydir.
Hızlı kılavuzlara ver götürsünler Sarpedon’u,
Ver ikiz tanrılara, Uyku’yla Ölüm’ün eline,
çabuk götürüp bıraksınlar semiz Likya toprağına,..
Likya’nın adı Troya savaşını anlatan İlyada Destanı’nda böyle geçiyor. Anadolu’nun bilinen en eski kurtuluş savaşının kahramanlarından Sarpedon ve Apollon’un memleketi olarak. Işık ülkesidir Likya; “Lyk” Likya dilinde ışık anlamındadır. Fransızca’dan aldığımız ‘Lise’ kelimesi de Likya’dan yani Anadolu toprağından gelmektedir aslında.
Brüksel’de çok yogun gecen bir haftanın ardından uzun süredir aklımda olan ama bir türlü gerçekleştiremediğim Likya yolu yürüyüşü için Fethiye’ye geldim. Likya yolu Türkiye’nin güneyinde, Fethiye’den Antalya’ya giden, 540 km’lik bir yürüyüş rotası. Rota, 1999 yılında İngiliz Kate Clow tarafından işaretleniyor.
5 günlük bir program ile Likya yolunun ilk etabı olarak kabul edilen Hisarönü (Ovacık)-Faralya, Faralya-Kabak Koyu, Kabak Koyu-Alınca, Alınca-Yediburunlar, Yediburunlar-Gavurağılı, Gavurağılı-Patara bölümünü yürüdüm. Ayaklarınızın taşa, gözlerinizin denize, ellerinizin ağaçlara değdiği, tarihin içinden geçip geçmişe uzanan, sükuneti, benzersiz doğal güzellikleri ruhunuza kadar işleyen bir yol Likya Yolu.
İlk gece yürüyüşe başlayacağımız Ovacık’ta kamp kurup diğer arkadaslarla tanıştıktan sonra sabah erkenden yola çıktık. Likya yolunun ilk patikası Ölüdenize bakan sırtın dönemecinde, arkeolojik dönemlerde yapılmış taştan tahkimat bir merdiven ile başlıyor. Sol tarafında Babadağı, sağ tarafında ise muhteşem Ölü Deniz manzarası arasında, eğimle yükselen patika çevresinde yer yer çam ve keçiboynuzu ağaçları ile genellikle Akdeniz’e özgü maki ve çalılıklar arasında yol aldık.
Eski Likya’da yerleşim yerleri birbirini gören tepeler uzerinde kurulmuş. Bunun temel amacı daha kolay haberleşme ve diğer yerleşim yerlerine yapılacak muhtemel saldırıları daha rahat görebilmek. Hal böyle olunca da bir yerden diğerine ulaşmak için sürekli bir tırmanış ve inişle, sıklıkla kayalık ve taşlık alanda zorlu bir yolculuk yapmak gerekli. Bazen bedenen zorlansam da yürüyüş boyunca bize eşlik eden Akdeniz’in muhteşem maviliği, dağların zirvesi, koyların uzerindeki eşsiz gün batımı manzaraları, kekik toplayıcı Yörükler ile gerçekleştirdiğimiz sohbetler, şehir gürültüsünün uzaklığı, geceleri yıldızları izlemek, yalnızlık ve doğanın dinginliği hissedebilmek ruhumu çok dinlendirdi.
Likya Yolu’nu yürümek için en iyi dönemler ilkbahar ve sonbahar ayları. Kıymetli arkadaşlarım Okan (https://www.instagram.com/okn_likya/ ) ve Muhammet ( https://www.instagram.com/ozgurruh1/) bu mevsimlerde hemen her hafta Likya Yolu yürüyüş programları düzenliyor.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.